Etiket arşivi: SENDİKAL

Basından Hukuk Haberleri • Askeri sağlık personelinin sendikal hakkı

Danıştay 10. Dairesi, askeri hastanelerde görev yapan memurların yalnızca "büro hizmet kolundaki" sendikalara üye olabileceklerini düzenleyen yönetmelik hükmünün yürütmesini durdurdu

İLKAY GÜDER – Danıştay 10. Dairesi, askeri sağlık kurumlarında görev yapan memurların yalnızca "büro hizmet kolundaki" sendikalara üye olabileceklerini düzenleyen yönetmelik hükmünün yürütmesini durdurdu.

Türk Sağlık-Sen, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu Kapsamına Giren Kurum Yapılanmasına Dair Yönetmeliğin, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarına bağlı tüm kurumlarda görev yapan kamu görevlilerinin sadece "büro hizmet koluna" üye olmalarını düzenleyen hükümlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açtı.

Bunun üzerine Danıştay 10. Dairesi, düzenlemenin yürütmesini durdurdu. Danıştayın bu kararıyla artık askeri hastanelerde görev yapan memurların, sağlık sendikalarına üyeliklerine imkan verilecek.

Dairenin kararında, askeri hastanelerde hizmet veren personelin sağlık hizmeti verdiği ve bu hizmetin, askeri hizmetinin devamı niteliğinde olmadığı belirtildi.

Askeri hastaneler dışında kalan sağlık kurum ve kuruluşlarının sağlık ve sosyal hizmetler kolunda sayıldığı vurgulanan kararda, askeri kurumlarda görev yapan tüm çalışanların verdikleri hizmetin niteliği gözetilmeksizin bir bütün olarak "büro, bankacılık ve sigortacılık hizmetleri kolunda" gösterilmesi yolundaki düzenlemenin hukuka aykırı olduğu kaydedildi.

-"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, düzenleme yapmalıdır"

Danıştay kararını AA muhabirine değerlendiren Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, askeri kurumlarda görev yapan sivil memurların, sendikalara üye olabilmesinin önemli bir gelişme olduğunu söyledi.

Askeri hastanelerde görevli memurların ve sağlık çalışanlarının, sağlık sendikaları varken büro hizmet kolundaki sendikalara üye olabileceklerine karar verilmesinin yanlış olduğunu kaydeden Kahveci, şunları kaydetti:

"Nitekim yüksek yargı da bunun yanlışlığını tespit ederek, verilen hizmete dikkat çekmiş ve ‘hastanelerde çalışanlar sağlık ve sosyal hizmet koluna üye olmalı’ demiştir. Danıştay’ın bu kararıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, acil yeni bir düzenleme yapmalıdır. Askeri hastanelerde görev yapan tüm kamu çalışanlarının, sağlık sendikalarına üye olabilmeleriyle ilgili mevzuat değişikliğine gidilmelidir."

saglikaktuel.com

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 10 Oca 2015, 01:00


taşeron işçi belediye işçisi sayılmalı, sendikal nedenle fesih hükmü uygulanmalı

Emsal niteliğindeki Yargıtay kararında, belediye tarafından, belediyeye işçi bulması için kurulan şirketin taşeron sayılamayacağına, burada çalışanların sendikaya üye olma ve asıl belediye işçisi kadar maaş alma haklarının olduğuna işaret edildi. Kararda, alt işveren tarafından sigortası ve maaşı yatırılan taşeron işçinin, aynı işi yapan ve kendisinden 3 kat fazla maaş alan sendikalı işçilerle aynı statüde olduğu, sendikaya üye olmak istemesi nedeniyle iş akdinin feshedilmesinin kanunlara aykırı olduğu vurgulandı.

AYNI İŞ AMA 3 KATI FAZLA MAAŞ
İstanbul’da bir belediyede taşeron işçi olarak çalışan davacı, işveren şirket tarafından işten çıkartıldıktan sonra avukatları Zeycan Balcı ve Bülent Şimşek aracılığıyla mahkemeye başvurdu. Taşeron işçi, dilekçesinde, işe başladığı günden iş akdinin feshedildiği Aralık 2011′e kadar aralıksız çalıştığını, sigortasının taşeron şirket tarafından yatırıldığını, kadrolu ve sendikalı işçilerle aynı işi yaptığını, buna rağmen bu işçilerin kendisinin 3 katı para kazandığını, kendilerine mesai ödenmediğini ve yıllık izinlerinin verilmediğini belirtti. Davalı işçi, bu nedenle belediyede örgütlü olan sendikaya üye olmak istediğini, bunun üzerine taşeron firmanın iş akdini feshettiğini kaydetti. Taşeron firmanın aslında belediyenin firması olduğunu kaydeden işçi, bu nedenle belediye işçisi sayılması gerektiğini, sözleşmesinin de sendikal nedenlerle feshedildiğini savundu. Taşeron firma ise işçinin işten çıkartılmadığını, sözleşmesinin bittiğini ve uzatılmasını talep etmediğini öne sürdü.

DAVA BELEDİYEYE KARŞI AÇILMALI
Yerel mahkeme, söz konusu firmanın taşeron firma olarak geçmesine rağmen belediyenin kurduğu, belediyeye işçi temin eden bir firma olduğu, bu nedenle davanın belediyeye karşı açılması gerektiğine karar verdi. Mahkeme, yasalarda işçi teminine olanak sağlayan bir taşeronlaşmaya izin verilmediğine hükmetti. Davalı şirket aleyhine yapılan başvuru bu nedenle reddedilirken, bu başvurudan kaynaklı avukatlık masraflarının işçi tarafından ödenmesi kararlaştırıldı. Dosya Yargıtay’a taşındı.

EMSAL NİTELİĞİNDE KARAR
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise binlerce taşeron işçiyi, Türkiye genelindeki kamu kurumları ve belediyeleri ilgilendiren bir emsal karara imza attı. Kararda, davacı işçinin başından bu yana belediye işçisi sayılması gerektiği, feshin de sendikal nedene dayandığı vurgulandı. Yerel mahkemenin taşeron şirket aleyhine yapılan başvuruyu bu gerekçeyle geri çevirmesi de yerinde bulundu. Ancak işçinin bu konuda yanılsamaya düşerek hem belediye hem şirkete dava açabileceği, bu nedenle vekalet ücretinin işçiye yüklenmesinin yerinde olmadığı kararlaştırıldı.

SENDİKAL TAZMİNAT TALEP EDEBİLME OLANAĞI / İŞ GÜVENCESİ HÜKÜMLERİ

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2006/9-169
K: 2006/221
T: 19.4.2006
SENDİKAL TAZMİNAT TALEP EDEBİLME OLANAĞI
İŞ GÜVENCESİ HÜKÜMLERİ
2821 s. SENDİKALAR KANUNU (1) [Madde 31]
Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 11. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 3.11.2004 gün ve 2003/1597-2004/1022 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.5.2005 gün ve 30767-19242 sayılı ilamı ile. ( …1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacı işçi iş sözleşmesinin davalı işverence 6.6.2003 tarihinde sendikal nedenle feshedildiğini ileri sürerek sendikal tazminat isteğinde bulunmuş, mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiştir.
2821 sayılı Yasanın 4773 sayılı Yasa ile değişik 31. maddesine göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshinde doğrudan sendikal tazminat talep edilmesi mümkün değildir. Gerçekten iş güvencesi kapsamında olan işçiler için anılan yasaya göre feshin geçersizliğinin tespitinin istenmesi gerekir. Davacı işçi bu yola gitmemiş, doğrudan sendikal tazminat davası açmıştır.
Çalışan işçi sayısı itibarıyla işyerinin iş güvencesi kapsamında olduğu dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 2821 sayılı Yasanın 31. maddesine göre davacının sendikal tazminat istemesine olanak bulunmamaktadır. Anılan isteğin reddine karar verilmelidir.
3. Davacı işçinin imzasını taşıyan ücret bordrolarında ücreti belli olduğu halde, davacı ile aynı konumda olan davacı tanıklarının beyanları esas alınarak daha yüksek ücrete göre hesaplanan tazminat ve diğer işçilik haklarının kabulü de hatalı olmuştur. Bordroda yazılı ücret esas alınarak hesaplamaya gidilmelidir… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sendikal tazminat ile birlikte diğer bir kısım işçilik hak ve alacakları istemine ilişkindir.
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 3449 sayılı Kanunla değişik 31. maddesi ile, bir sendikaya üye olan işçilerle, sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikaya üye olan işçiler arasında sendikal nedenlerle çalışma şartları ve diğer hususlar bakımından ayrım yapma ve farklı işlemlerde bulunulması halleri dışında, işçinin sendika üyeliği veya sendikal faaliyeti nedeniyle sözleşmesinin feshedilmesi halinde de “sendikal tazminat” istenebilmekte iken, 15.3.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4773 sayılı ( İş Kanunu, Sendikalar Kanunu ile Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında ) Kanun uyarınca Sendikalar Kanununun sendikal tazminata dayanak olan 6. fıkrası değiştirilmiş ve sözü edilen maddeye yeni fıkralar eklenmiştir.
Yapılan düzenleme, iş sözleşmesinin feshedilip edilmemesine göre farklı hukuki sonuçlar öngörmekte, iş sözleşmesinin sendika üyeliği veya sendikal faaliyet sonucu feshedilmesi halinde ise. İş Kanununun güvence hükmü kapsamına giren işçilerle, güvenceden yararlanamayanlar yönünden ayrı farklılıklar içermektedir.
Sendikalar Kanununun 4773 sayılı Kanunla değişik 31. maddesinin 6. fıkrasında “işverenin, hizmet akdinin feshi dışında, üçüncü ve beşinci fıkra hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde, işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminata”karar verileceği, devamında “Sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı hizmet akdinin feshi halinde ise, İş Kanununun 18, 19,20, ve 21 inci madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek, İş Kanunu uyarınca ödenecek tazminatın “işçinin bir yıllık ücret tutarından az” olamayacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan değişiklik öncesinde “sendikal tazminattı işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halini de kapsamakta iken, 4773 sayılı Kanun ile iş güvencesi ‘kapsamında bulunan bir işçinin, sendika üyeliği veya sendikal faaliyeti nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesi durumu Sendikalar Kanununun 31. maddesi kapsamı dışında değerlendirilmektedir.
4773 Sayılı Kanun ve ardından 4857 sayılı İş Kanunu ile sendika üyesi olması veya sendikal faaliyeti nedeniyle iş sözleşmesi feshedilen işçiler iş güvencesi hükümleri kapsamına alınmıştır.
Sendikalar Kanununun 31. maddesinde tanımlanan “sendikal” tazminat, sadece iş ilişkisinin devamı sırasında, işin sevk ve idaresi, dağıtımı ve tüm çalışma şartlarına ilişkin hükümlerin uygulanmasında sendikal nedenlerle ayrım yapan veya farklı işlemde bulunan işveren davranışları için öngörülmüş olup, anılan maddenin sendikal sebepli fesih iddiaları karşısında uygulanma olanağı kalmamıştır. Sendikal nedenlerle iş sözleşmesinin feshinde, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31. maddesinin yaptığı yollama nedeniyle İş Kanununun iş güvencesine ilişkin hükümlerin uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen yasal ve maddi olgular dikkate alındığında, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’ un 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz ilam harcının iadesine, 19.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.