Etiket arşivi: SİLAH

Basından Hukuk Haberleri • AVUKAT BABANIN ÇOCUĞUNU DÖVDÜĞÜ HORTUM SİLAH SAYILDI

Avukat babanın çocuğunu dövdüğü hortum silah sayıldı

Avukat Hakan S., eşi Dilek S.’den 2 yıl önce boşandı. Çiftin 2 oğlunun velayeti de annelerine verildi. Hakan S., 7 Haziran 2013 günü oğulları M.A.S. (16) ile Ö.F.S.’yi (13) konuşmak için Üsküdar’daki ofisine davet etti.

İddiaya göre babalarının kendilerini hortumla dövdüğünü öne süren 2 kardeş, savcılığa şikayette bulundu. Soruşturma sonucu hazırlanan iddianamede, hortumun, “Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler” kapsamında kaldığı belirtilerek, hortumun bu olayda kullanılmaması halinde çocukların bu şekilde yaralanmayacağına dikkat çekildi ve hortumun silahtan sayılması gerektiği vurgulandı. Avukat babanın 3 yıla kadar hapisle yargılanması talep edildi.

"OĞLUM KİCK BOKS YAPIYOR"

Anadolu Adalet Sarayı 48’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde geçen salı hâkim karşısına çıkan baba, telefonda ders çalışması için uyardığı büyük oğlunun küfür ettiğini belirterek şunları anlattı:

“Oğlumu konuşmak için çağırdım. Kardeşiyle geldi. Agresifliği ve dersleri konusunda uyardım. Bağırdı, kick boks yaptığı için beni dövebileceği iması içeren hareketlerde bulundu. Yumruk sallar gibi hareketler yaptı. Ben de hortumla M.A.S.’ye birkaç kez vurdum.” Duruşma ertelendi.

"KÜÇÜK OĞLUMA HORTUM DOKUNMUŞTUR"

Savunmasında küçük oğluna kasten vurmadığını anlatan baba Hakan S., “Araya girdiğinde belki hortum ona da dokunmuş olabilir. Daha sonra çocuklarımla barıştım. Tatile birlikte memlekete gittik. Üzgün ve pişmanım” dedi.

Duruşmada anne Dilek S. de “Çocuklarım babalarıyla barışmıştı. Şikâyetçi değilim” diye konuştu.

http://www.ensonhaber.com/avukat-babani … 01-17.html

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 18 Oca 2015, 03:49


Danıştay İdare ve Vergi Daireleri Kararları • AVUKATLARA SİLAH RUHSATI VERİLMESİ,SERBEST,KURUM AVUKATI

T.C.
D A N I Ş T A Y
Onuncu Daire
Esas No : 2003/2919
Karar No : 2006/6899
Karar Tarihi. 28.11.2006

Özeti : Baroya kayıtlı serbest avukatlar hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında hukuk müşaviri veya avukat olarak çalışan kamu görevlilerine silah ruhsatı verilemeyeceği hakkında.

Temyiz Eden (Davalı ) : Kırıkkale Valiliği
Karşı Taraf ( Davacı ) : …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Orman Genel Müdürlüğünde, 657 sayılı Yasaya tabi, avukatlık sıfatını haiz hukuk müşaviri olan davacının, silah taşıma ruhsatının iptali ve silahın başka bir şahsa devri yapılıncaya kadar emanete alınması yolundaki işleme karşı açtığı dava sonucunda, Kırıkkale İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın, davalı idarece temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

D.Tetkik Hakimi : Erkan Yılmaz

Düşüncesi : 6136 sayılı Yasanın 6. maddesi ve adıgeçen Yönetmeliğin 16/i maddesinde, ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsat veren makama altı ay içinde bildirmeyen ilgililerin ruhsatlarının iptal edileceği ve bir daha kendilerine silah ruhsatı verilmeyeceği kurala bağlanmıştır.
Kırıkkale Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışmakta iken silah taşıma ruhsatı alan, ancak Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinde 657 sayılı Yasaya tabi kadrolu avukat olarak çalışmaya başlayan ve baro levhasından kaydını sildiren davacının hukuki statüsünde meydana gelen bu değişiklik sonucunda kamu görevlisi olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Bu itibarla kamu görevlisi olan davacıya silah taşıma ruhsatı verilmesini gerektiren neden (baroya kayıtlı serbest avukat) ortadan kalkmıştır. Bu hususu altı ay içinde ruhsatı veren makama bildirmeyen davacının silah taşıma ruhsatının iptali ve silahın başka bir şahsa devri yapılıncaya kadar emanete alınması yolundaki işlemde, 6136 sayılı Yasanın 6’ıncı ve adıgeçen Yönetmeliğin 16/i maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin, silah taşımalarına izin verilen kamu görevlilerini belirleyen 8. maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarında hukuk müşaviri veya avukat olarak çalışan kamu görevlilerine yer verilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulüne, hukuka uygun bulunan dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının bozulması düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Zümrüt Öden

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar ,söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasınınuygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

Dava, silah taşıma ruhsatının iptali ve silahın başka bir şahsa devri yapılıncaya kadar emanete alınması yolundaki işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Kırıkkale İdare Mahkemesince; 1136 sayılı Avukatlık Kanununun EK 1. maddesinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli olarak avukatlık görevinde çalışanların baro levhasına yazılmalarının isteğe bağlı olduğu kuralına yer verildiği, Kırıkkale Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapan davacıya 6136 sayılı Yasaya dayanılarak çıkarılan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 9/ş maddesi uyarınca 22.9.1998 tarihinde silah taşıma ruhsatı verildiği, 21.8.1998 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinde 657 sayılı Yasaya tabi kadrolu avukat olarak çalışmaya başlayan davacının 12.5.1999 tarihinde isteği ile barodan kaydını sildirdiği, davacının hukuk müşaviri olması nedeniyle bahsi geçen Kanunun EK 1. maddesi uyarınca baro kayıtlı olma zorunluluğunun bulunmadığı ve baroya kayıtlı avukatların hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu, baro kaydını sildiren davacının bildirim yükümlülüğünden söz edilemeyeceği, kurum avukatı olarak çalışan davacının silah taşıma ruhsatının iptaline ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
Davalı idarece, anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istenilmektedir.
6136 sayılı Yasanın 7.maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, 5. bendinde "Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların" da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri kuralına yer verilmiştir.

Söz konusu Yasaya dayanılarak çıkarılan ve 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin taşıma ruhsatı verilebilecek diğer meslek mensupları başlıklı 9. maddesinde, silah taşıma ruhsatı verilebilecek meslek mensupları tek tek sayılmak suretiyle belirlenmiş, aynı maddenin (ş) bendi ile barolara kayıtlı bulunan avukatlar da madde kapsamına alınmıştır. Bu madde uyarınca, Kırıkkale Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak mesleğini yaptığı dönemde davacıya 22.9.1998 tarihinde dava konusu işlem ile iptal edilen silah taşıma ruhsatı verilmiştir.
Davacının; 5.5.1998 tarihi başvurusu üzerine silah taşıma ruhsatı verilmesi yönündeki işlemler devam etmekte iken, serbest avukatlık mesleğini bıraktığı, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinde, 657 sayılı Yasaya tabi, kadrolu avukat olarak 21.8.1998 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı ve

12.5.1999 tarihinde de Kırıkkale Barosu levhasından kaydını sildirdiği anlaşılmaktadır.

6136 sayılı Yasanın 6. maddesi ve adıgeçen Yönetmeliğin 16/i maddesinde, ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsat veren makama altı ay içinde bildirmeyen ilgililerin ruhsatlarının iptal edileceği ve bir daha kendilerine silah ruhsatı verilmeyeceği kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, Kırıkkale Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışmakta iken silah taşıma ruhsatı alan, ancak Orman Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinde 657 sayılı Yasaya tabi kadrolu avukat olarak çalışmaya başlayan ve baro levhasından kaydını sildiren davacının hukuki statüsünde meydana gelen bu değişiklik sonucunda kamu görevlisi olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Bu itibarla davacıya silah taşıma ruhsatı verilmesini gerektiren neden (baroya kayıtlı serbest avukat) ortadan kalkmıştır. Bu hususu altı ay içinde ruhsatı veren makama bildirmeyen davacının silah taşıma ruhsatının iptali ve silahın başka bir şahsa devri yapılıncaya kadar emanete alınması yolundaki işlemde, 6136 sayılı Yasanın 6’ıncı ve adıgeçen Yönetmeliğin 16/i maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, adıgeçen Yönetmeliğin, silah taşımalarına izin verilen kamu görevlilerini tek tek saymak suretiyle belirleyen 8. maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarında hukuk müşaviri veya avukat olarak çalışan kamu görevlilerine yer verilmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulüne, hukuka uygun bulunan dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Kırıkkale İdare Mahkemesinin 7.11.2002 tarih ve E:2001/762, K:2002/681 sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen mahkemeye gönderilmesine, 28.11.2006 oybirliği ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 07 Oca 2015, 20:30


RUHSATSIZ SİLAH BULUNDURMAK / VAHİM SİLAH

T.C.

YARGITAY
Sekizinci Ceza Dairesi
E: 2004/7590
K: 2006/2310
T: 22.03.2006
RUHSATSIZ SİLAH BULUNDURMAK
VAHİM SİLAH
ÖZET: Sanıkta ele geçirilen muştaların 100 adetten fazla olmaması karşısında az vahim yerine vahim kabul edilme­si doğru değildir.
3091 s. TAŞINMAZ MAL ZİLYEDLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZLERİN ÖNL… [Madde 12]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 154]
6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Salih’in yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne ve zoralıma dair (Doğubeyazıt Asliye Ceza Mah­kemesinden verilen 02.12.2003 gün ve 10 esas, 97 karar sayılı hükmün sü­resi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 09.06.2004 günü daireye gönderilmekle incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; Ancak,
1 – Dairemizce benimsenerek sürdürülen yerleşik uygulamaya göre sanık­ta ele geçirilen muştaların “100” adetten fazla olmaması karşısında, az va­him yerine vahim kabul edilmesi sonucu sanığa fazla ceza tayini,
2- Uygulamaya göre de; 5252 sayılı Yasanın 5/1. madde ve fıkrası uya­rınca hükmolunan ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi ve 27.4.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.05.2005 tarihinde yürür­lüğe giren 5335 sayılı Yasanın 22. maddesi ile 5083 sayılı Yasanın 2. mad­desine eklenen fıkra hükmü karşısında, sanığa para cezası tayin edilirken her aşamada “bir” Yeni Türk Lirası küsurunun atılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş sanık Salih’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün istem gibi (BOZULMASINA), 22.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

SİLAH TAŞIMA RUHSATI / ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNUNA AYKIRILIK / YARALAMA SUÇU

T.C.

YARGITAY
Sekizinci Ceza Dairesi
E: 2004/4154
K: 2006/2311
T: 22.3.2006
SİLAH TAŞIMA RUHSATI
ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNUNA AYKIRILIK
YARALAMA SUÇU
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmelik/m. 3
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [ 7]
5252 s. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HA… [Madde 9]
6136 sayılı Kanuna aykırılık, yaralama ve tehdit suçlarından sanık A.’ın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne ve zoralıma dair ( Ş. ) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 22.9.2003 gün ve 237 esas, 461 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile 24.3.2004 günü daireye gönderilmekle incelendi:
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- 21.3.1991 tarih 1991/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 3. maddesinde 29.12.1999 gün ve 23921 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yapılan değişiklikte taşıma ruhsatının beş yıl geçerli olduğu, sürenin sona ermesinden bir ay önce tebligat için gerekli işlemlerin başlatılacağı, zabıtaca yapılacak tebliğden itibaren altı ay içinde ruhsatlarını yeniletmeyenlerin ruhsatlarının iptal edileceği hükmü getirilmiş olmakla, sanığın 24.8.1998 tarihine kadar geçerli taşıma ruhsatlı tabancasının ruhsatını yeniletmek için 4.2.1998 tarihinde başvuruda bulunduğunun anlaşılması karşısında, bu başvurunun akıbeti araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kasten yaralama ve tehdit suçlarına ilişkin olarak da; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde “zaman bakımından uygulama”, 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde “lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” kurallarının düzenlenmesi, aynı Kanunun 12. maddesi ile 765 Sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükten kaldırılması, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve bu Kanunların hükümden sonra 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;
5237 Sayılı Kanunun 7, 5252 Sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca sanığın hukuki durumunun 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanık A.’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 22.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

RUHSATSIZ SİLAH BULUNDURMAK

T.C.

YARGITAY

Sekizinci Ceza Dairesi
E: 2004/10815
K: 2006/2822
T:04.04.2006
RUHSATSIZ SİLAH BULUNDURMAK
ÖZET: Sanığa valilik tarafından silah satın alma yetki bel­gesi verildiği, fatura ile dava konusu tabancayı aldığı, yö­netmelikçe öngörülen 60 günlük sürede merciine müracaat ederek ruhsatını almadığı, bu sürede silahı taşıdığına iliş­kin de bir kanıt bulunmadığına göre sanığın beraatı ile silahın başkasına devrinin sağlanması için idareye teslimine karar verilmesi gerekir.
6136 s. ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKK… [Madde 13]
6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Halil’in yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne, ertelemeye ve zoralıma dair (Almus Asliye Ce­za Mahkemesinden verilen 11.03.2004 gün ve 77 esas, 15 karar sayılı hük­mün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenil­miş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 02.12.2004 günü daireye gönderilmekle incelendi:
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığa, Valilik makamınca 02.03.2001 tarihinde Kamu Görevlisi Silah Ta­şıma ruhsatı onayı verildiği, 13.03.2001 tarihli silah satın alma yetki belgesi ile MKE’den 01.03.2002 tarihli fatura ile dava konusu tabancayı satın aldığı, bu tarihten sonra yönetmelikçe öngörülen 60 günlük süre içerisinde merci­ine müracaat ederek ruhsatını almadığı, bu süreden sonra silahı taşıdığına ilişkin dosyada da herhangi bir kanıt da bulunmadığı anlaşılmakla, suç kas­tı bulunmadığından sanığın beraatı ile silahın başkasına devrinin sağlanma­sı açısından idareye teslimine karar verilmesi gerekirken, mahkûmiyet ve zo­ralıma hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık Halil müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi (BO­ZULMASINA), 04.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi

TOPLU SİLAH KAÇAKCILIĞI SUÇU

T.C.
YARGITAY
Sekizinci Ceza Dairesi
E:2006/1235
K:2006/3614
T:25.4.2006
TOPLU SİLAH KAÇAKCILIĞI SUÇU
6136 s. ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKK… [Madde 12]
Toplu silah kaçakçılığı suçundan sanıklar S.G., R.G.’in bozma üzerine yapılan yargılamaları sonunda; hükümlülüklerine ve zoralıma dair ( MERSİN ) 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 29.11.2005 gün ve 170 esas, 381 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca CMUK.nun 318. maddesi gereğince sanıklar müdafii tarafından duruşmalı inceleme isteğinde bulunulan dava evrakı C.Başsavcılığının 22.2.2006 günlü bozma istekli tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiş ve duruşma günü tayin edilerek sanıklar ve müdafiileri adına tebligat çıkarılmıştır. Yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelmeyen ve müdafii ile temsil edilmeyen sanık R.G.hakkındaki incelemenin duruşmasız, diğer sanık Selim Geçit hakkındaki incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilip incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
Oluşa, dosya kapsamına göre sanık S.G.hakkında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Bozmaya uyularak; Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre suçun kanıtlanmasına ilişkin yerinde görülmeyen itirazların reddine; Ancak,
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( k ) bendinde, toplu suçun aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suç şeklinde tanımlanmış bulunması karşısında, 5237 sayılı TCY.nın 7/2. madde ve fıkrasına göre, sanıklar S.G.ve R.G.’in kanıtlanan eylemlerinde suçu toplu olarak işledikleri kabul edilemeyeceğinden, eylemlerinin 6136 sayılı Yasanın 12/1. madde ve fıkrasında düzenlenen suçu oluşturacağının ve 5237 sayılı Yasanın lehe hükümlerinin gözetilmesi zorunluluğu,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanıklar R. G. ve S. G. müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı kısmen istem gibi BOZULMASINA , 25.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE : Sanık R.G.’in, Silopi’den temin ederek Mersin’de sanık S.G.’e ait ancak kendisinin kullandığı evde bulundurduğu silahlardan bir tanesinin şarjöründe kardeşi sanık S.’in parmak izine rastlanması dışında mahkumiyeti için hiçbir kanıt bulunmadığı, sanığın savunması ile diğer sanığın aksine beyanları karşısında beraatinin isabetli olduğu, toplu silah ticareti olmadığı görüşü ile çoğunluk düşüncesine katılmıyorum.