Etiket arşivi: silinmesi

Kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif kaydın silinmesi talepleri Tüketici Kanunu kapsamındadır

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/41079 esas sayılı ve 2014/37438 karar sayılı  26.11.2014 tarihli kararı

Yargıtay, Bankalara kart ve kredi borcu olan tüketicilerin hukuki durumu hakkında verdiği kararında;

Negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif nitelikli kaydın silinmesine ilişkin talepler Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmektedir. dedi
Taraflar arasındaki TSSHH kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, davalının Bingöl Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yaptığı müracaat sonucu (müvekkili banka hasım olarak gösterilmemesine ve müvekkili banka nezdindeki negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde kaydının bulunmadığı bildirilmiş olmasına rağmen), Bingöl Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25 Eylül 2010 tarih ve 2010/1333 sayılı kararı ile “tüketici adına bulunan olumsuz sicil kaydının kaldırılmasına” şeklinde şikayet edilen olarak gösterilen tüm tarafları kapsayacak şekilde karar verilerek karar suretinin müvekkili bankaya gönderildiğini,karara konu hususun 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun uygulanmasından kaynaklanmadığını ve Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görev alanına girmediğini, davalının müvekkili nezdinde negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde kaydı bulunmadığı bildirilmesine rağmen “tüketici adına bulunan olumsuz sicil kaydının kaldırılmasına” denilerek karar suretinin müvekkili bankaya gönderilmesinin de usulsüz olduğunu belirterek Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin ilgili kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın 4077 ve 5464 SK kapsamında olmadığı, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, tüketici hakem heyetinin de bu konuda karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, Bingöl Tüketici Hakem Heyetinin 25.10.2010 tarih ve 2010/1033 sayılı kararının iptaline karar verilmiş,karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz talebinde bulunulmuştur.

Davalı, 4,00 TL.lik kredi kartı borcunun gözükmesi nedeniyle kendisine kredi kartı verilmediğini belirterek banka nezdindeki negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları kütüğünde negatif nitelikli kaydının silinmesi istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat ettiğini, tüketici hakem heyetinin davalının talebini kabul ettiğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde kanunda tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Mahkemece; davanın Davanın 4077 ve 5464 SK kapsamında olmadığı, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, tüketici hakem heyetinin de bu konuda karar verme görev ve yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiş ise de;somut uyuşmazlıkta davalının kredi kartı borcu nedeniyle tüketici hakem heyetine başvuru tarihinde davacı banka nezdinde kredi riskine ilişkin değerlendirme raporu tutulmakta olup, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece, tarafların delilleri toplanmalı sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Bingöl 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.07.2013 tarih ve 2013/ 38 esas 2013/ 456 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Adli Sicil Hükümlülük Kaydının Silinmesi

T. C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
  
Esas No    : 1996/1367
Karar No   : 1996/1556
Karar Trh  : 08.05.1996
  
  
  Adli Sicildeki Hükümlülük Kaydının Silinmesi
 
  ÖZET : 3682 Sayılı Adli Sicil Kanununun 8. maddesinin birinci fıkrasında adli sicil  bilgilerinin  Adli  Sicilden   çıkarılması için   öngörülen  sürelerin,  cezanın çekildiği,  ortadan   kalktığı  veya düştüğü  tarihten  itibaren  başlayacağı belirtilmiş, tecil edilmiş ceza mahkumiyetine ilişkin düzenlemeye ise  aynı maddenin ikinci   fıkrasında   yer   verilmiştir. Bu  fıkrada “…Ertelenmiş olan  hükmün esasen vaki  olmamış sayıldığı hallerde ise,  bu tarih      esas alınır…” denmek suretiyle ertelenmiş olan hükmün esasen   vaki   olmamış     sayılacağı   tarih,  sicilden çıkarılma tarihi olarak öngörülmüştür Aksi halde tecile  hak kazanmış sanığın    mahkumiyetinin   sicilden    çıkarılması  için  geçmesi gereken  süre,infaz  edilmiş  mahkumiyet  hükmüne ilişkin  süreden daha uzun olacağından,hak ve nasfet  ilkeleri ile bağdaşmayacaktır. Bu nedenle ertelenmiş cezalarda suçun  niteliğine  bakılmaksızın TCK.’nun 95 . maddesinde  öngörülen  şartlar oluştuğunda,mahkumiyetin  esasen  vaki   olmamış  sayılacağı   gerekçesine dayanılarak,  talep  konusu   ertelenmiş   ceza  ile   ilgili  adli   sicil  bilgisinin  sicilden çıkartılmasına karar verilmelidir.( 3682 sayılıYasanın 8. maddesi)

1803 Sayılı Af Yasasından önce işlenen hırsızlık suçlarına ilişkin sabıka kayıtlarının silinmesi

     T. C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
  
Esas No    : 1990/6-247
Karar No   : 1990/261
Karar Trh  : 05.11.1990
  
  
  1803 Sayılı Af  Yasasından  önce işlenen
hırsızlık suçlarına ilişkin sabıka kaydının
silinmesi
 
  ÖZET : Bazı suçlar  yanında  hırsızlık suçlarının da yer aldığı 1803 sayılı Af Yasasının    2.  maddesinin    ( B ) bendi     Anayasa      Mahkemesi’nin 11.3.1975 tarih ve  8 / 50, 11.3.1975   tarih  ve    8 / 47-25,  25.3.1975 tarih ve 51 / 58 sayılı kararları ile hırsızlık    suçları yönünden   iptal  edildikten sonra,bu suçlar  aynı Yasanın 1.maddesinde düzenlenen genel af kapsamına girmiştir. Söz   konusu   1.maddenin ( B )    bendinde, Af Yasası kapsamına  giren  suçlardan   mahkum olanların mahkumiyet hükümlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere affedildikleri  belirtildiğine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarından   sonra,  genel  af   kapsamına giren hırsızlık suçları  yönünden aynı  Yasanın 20. maddesindeki hükmün uygulanma olanağı kalmamıştır. Bu  itibarla,   25.11.1970    tarihinde işlenen  hırsızlık suçu  nedeniyle hakkında  sabıka  kaydı düzenlenen hükümlüye ait   sabıka     kaydının, 1803 sayılı Yasanın 1.addesinin
( B ) bendindeki açık  hükme dayanılarak adli  sicilden   çıkarılması gerekir.