Etiket arşivi: ŞİRKETİNİN

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • TİCARET ŞİRKETİNİN KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI,MANEVİ TAZMİNAT GEREKTİĞİ

Tüzel kişi olan ticaret şirketlerinin de kişilik hakkı vardır. Haksız eylem ticari itibarını ve dolayısıyla kişilik hakkını ihlal ediyorsa şirket lehine manevi tazminata hükmetmek gerekir.

T.C.
YARGITAY
4.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2013/15239
KARAR NO : 2014/15505
KARAR TARİHİ..18/11/2014

Y A R G I T A Y İ L A M I

DAVACI : L.. Tic. A.Ş. vekili Avukat İ…
DAVALILAR :
1- C… Ltd. Şti.
2- C…
3- O…

Davacı L… Tic. A.Ş. vekili Avukat İ… tarafından, davalılar C… Ltd. Şti. vdl aleyhine 05/02/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 09/04/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı C… vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 18/11/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili adına gelen olmadı, karşı taraftan davalılardan C… vekili Avukat S… geldi. Diğer davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddolunmalıdır.

2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;

a-Dava haksız tedbir nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; karar davacı ve davalılardan C… tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, kimya ürünleri ithalatı yaptığını, Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi’nde bulunan tesislerine İngiltere merkezli şirketten ithal ettiği çin menşeili asitik asit ürünün davalı şirketin patent hakkının ihlal edildiği iddiası ile Gümrük Müdürlüğü’nden talep ettiği tedbir uyarınca serbest bölgeden çıkartılması işlemlerinin durdurulduğunu, bu sırada Ukrayna’dan ithal ettiği ve Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi’ne getirilmekte olan ürününün tankerlerin boşaltılamamış olması nedeni ile rotasının değiştirilerek şirketin Marmara Ereğlisi’ndeki tesislerine getirtildiğini, rota değişimi nedeni ile ek ücret ödenmek zorunda kalındığını, bu arada müşterilerine teslim etmeyi taahhüt ettikleri asitik asit ürününün Marmara Ereğlisi’ndeki tesislerden gönderilmek zorunda kalındığını, bunun da fazladan nakliye ücreti ödenmesine neden olduğunu, bu maddi zararları yanında ticari itibarının sarsılması nedeni ile de manevi zarara uğradığını iddia ederek uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.

Davalı C…, Rodyum Inorganik İyodid Katalizör Sisteminin patentine sahibi olduğunu, bu patent ile üretilmiş tüm asitik asit ürünleri üzerinde hak sahibi olduğunu, bu nedenle serbest bölgede bulunan asitik asit ürünün patent hakkını ihlal edip etmediğinin incelenmesi için tedbir talebinde bulunduklarını, durdurma kararının idari bir karar olduğunu, durdurma kararı verilmese dahi davacının tankerlerinde bir miktar ürün kalacağını bu nedenle Ukrayna’dan ithal ettiği ürünün tanka boşaltılması için tankın boş olmasının gerekmediğini gösterdiğini, Ukrayna’dan ithal edilen ürünün daha yakında bir tesis varken neden Yumurtalığa getirildiğinin de anlaşılamadığını, sonuç olarak davacının maddi ve manevi zarara uğramadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu uyarınca davacının defterlerinin incelenmesi sonucu Marmara Ereğlisi’nden yapılan sevkiyatların Yumurtalık Serbest Bölgesi’nden yapılması halinde Hadımköy-İkitelli-Çorlu-Gölcük-İzmit bölgelerine taşıma için ödenecek 12 adet nakliye ücretinin Adana-Kayseri-Kahramanmaraş’a yapılacak 9 adet nakliye ücretinden daha fazla olması nedeni ile taşıma ücretinin davacıya ait olması halinde dahi davacının zararının olmadığı, Ukrayna’dan yapılan ithalatın Odesa-Tekirdağ arası İskenderun’a göre daha kısa mesafe olduğundan deniz yolu navlun ücretinin daha düşük olacağı, dosya kapsamından geminin rota değişimi ile ilgili olduğu öne sürülen masrafın müstenidinin bulunmadığı tespit edildiğinden davacının maddi zarara uğramadığı, manevi tazminat isteminin de yerinde olmadığı sonucuna varılarak davanın tümden reddine karar verilmiştir.

Dosya arasındaki tüm bilgi ve belgelerden, davacıya ait Adana/Yumurtalık Serbest Bölgesi’nde bulunan tankerlerindeki 120.000 kg asitik asit ürününün davalının talep ettiği tedbir istemi uyarınca serbest bölgeden çıkartılmasının durdurulduğu anlaşılmaktadır. Durdurma kararının uygulandığı sırada davacı serbest bölgedeki malını çıkartamadığı için Ukrayna’dan ithal ettiği asitik asit ürününün rotasını değiştirmek zorunda kalmış ve Marmara Ereğlisi’ndeki tesislerine getirtmiştir. Her ne kadar Ukrayna Odesa Limanı ile Tekirdağ arası mesafenin daha kısa olması nedeni ile bilirkişiler davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararın müstenidi olmadığını düşünmüşler ise de; davacı ithal ettiği ürünün taşınması konusunda imzaladığı sözleşme ile bağlıdır. Davacı, ürünün Yumurtalık Serbest Bölgesi’ne taşınması konusunda sözleşmesi bulunduğu, serbest bölgedeki tankerlerin ürünün yurt içine sokulamaması nedeni ile boşaltılamamasından dolayı Ukrayna’dan gelen ürünü depolayacağı yer bulunmadığından sözleşmesini değiştirmek ve ürünün Marmara Ereğlisi’ne getirilmesini istemek zorunda kaldığından 5.788 $ fark ücret ödediğini iddia ederek fatura ibraz ettiğine göre davacının söz konusu fark ücreti ödemesine neden olan sözleşmesinin incelenmesi, fark ücretin rotadan sapma olması nedeni ile ödenip ödenmediğinin değerlendirilmesi ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken varsayımsal değerlendirmeye dayalı bilirkişi görüşünün kabulü ile bu kalem isteğin reddi doğru olmamış açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

b-Davacı bir anonim şirkettir. İşletme hacmine göre ticaret sahası içinde şirketin ticari bir itibarı bulunduğu kuşkusuzdur. Davacının serbest bölgedeki malının yurda sokulmasının durdurulması ile malın satım sözleşmesinin karşı tarafına karşı zor durumda kaldığı gibi, şirket tüzel kişiliğinin itibarının da sarsıldığının kabulü gerekir. Nitekim davalı şirket söz konusu durdurma kararını talep ederken doğacak her türlü zararı ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş olup, davacının maddi ve manevi zarara uğrayabileceğini de ön görmüştür. Şu durumda mahkemece davacının ticari itibarının zedelenmesi nedeni ile uygun bir manevi tazminat ödetilmesi yerine istemin tümden reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalı C…ın tüm davacının öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Çrş Mar 11, 2015 5:33 pm


YARGITAY 11.Hukuk DairesiEsas: 2005/1155Karar: 2006/3596Karar HAVAYOLU ŞİRKETİNİN BİLET BEDELLERİ

T.C. YARGITAY

 

11.Hukuk DairesiEsas: 2005/1155Karar: 2006/3596Karar Tarihi: 06.04.2006

 

BORÇLU OLUNMADIĞININ TESPİTİ VE ÖDENENİN İSTİRDADI İSTEMİ – HAVAYOLU ŞİRKETİNİN BİLET BEDELLERİ – MUVAZAALI OLARAK BİLET SAHİBİ OLUNDUĞU İDDİASI – EKSİK İNCELEME – HÜKMÜN BOZULDUĞU

 

ÖZET: Somut olayda, mahkemece, bilet arkasındaki sözleşme tercüme ettirilerek biletlerin bir yıl süre ile geçerli olduğundan hareketle dava reddedilmiş ise de, rezervasyon tarihi gözetildiğinde bu tarihten önce seyahatinden vazgeçmenin haklı nedenlere dayalı olup olmadığının irdelenmesi, haklı olmadığı saptandığı takdirde rezervasyon yapılan tarihte davacının davalılarca iptal edilen yerleri satıp satamadığının araştırılması gerekmektedir.

 

(2004 S. K. m. 72)

 

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.03.2004 tarih ve 2001/353 E. 2004/342 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 04.04.2006 günde davacı avukatı H. D. ile davalı avukatı D. U. gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A. O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 

Karar: Davacı vekili, davalıların İstanbul/Paris/Newyork'a 08.07.2000 tarihinde gidiş/dönüşü için 27.02.2000 tarihinde acentadan bilet aldıklarını, biletin alınış tarihinin acentalığın iptalinden birkaç gün öncesine tesadüf ettiğini, aslında acenta ve davalılar arasındaki işlemin davacıyı zararlandırmaya yönelik muvazaalı bir işlem olduğunu, bilet parasının acentaya ödenip ödenmediğinin belli olmadığı gibi, acentanın da davacıya yüklü miktarda borcu bulunduğunu, Concort uçak biletlerinin üst düzey iş adamları ve bürokratlarca tercih edildiğini oysa davalıların ekonomik durumu vasat bir aile olduğunu, acentanın da tüm faaliyeti süresince sadece ve dikkat çekici biçimde aynı tarihlerde arka arkaya 5 adet concort bileti sattığını, davalıların uçuştan vazgeçtikleri beyanı ile bilet bedellerinin iadesi amacıyla davacı aleyhine icra takibine giriştiklerini, usulsüz olarak kesinleştirilen takip sonucunda haciz tehdidi altında 4.600.000.000 TL.nin ödendiğini ileri sürerek, takipte borçlu olmadıklarının tespiti ve ödenenin istirdadına karar verilmesini istemiştir.

 

Davalılar vekili, bilet bedellerinin nakit olarak ödendiğini, nitekim davacının biletlerin geçerliliğini kabul edip değişik hatlarda bilet bedeli kadar uçuş yapılabileceğini beyan ettiğini, acenta ile havayolu arasındaki ilişkinin müvekkili ilgilendirmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

 

Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, bilet alımının yolcu ile havayolu şirketi arasında bir sözleşme niteliğinde olduğu, biletin tercüme örneğinin 8 inci maddesi ile taşıma taahhüdünün biletin düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl süre ile geçerli olduğu ve ilk maddelerde de Uluslararası taşımalarda Lahey Protokolü ve Varşova Konvansiyonu ile saptanmış olan kurallara ve sorumluluk atlamalarına tabi olduğunun belirtildiği, o halde davalıların aldığı biletin 1 yıl geçerlilik süresi bulunduğu sözleşmede iade yükümlülüğünün yer almadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının takiple borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 4.600.000.000 TL.nın davacıya iadesine, takip konusu tutarın %40'ı oranında inkar tazminatının davalılardın tahsiline karar verilmiştir.

 

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

 

Dava, davalılarca davacının acentasından alınan havayolu ile seyahate ait biletlerin iade edilmesi karşısında, davacı havayolu şirketinin bilet bedelleri açısından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davada dayanılan hukuki neden, davalıların bilet bedellerini gerçekte acentaya ödemedikleri, acenta ile muvazaalı olarak bilet sahibi oldukları gösterilmiştir. Bu iddiaya dayanak olarak da davalıların Concort uçak biletleri ile seyahat edebilecek ekonomik duruma sahip olmadıkları, acentanın da uzun süre bu nitelikte bilet satmadığı, acentalık sözleşmesinin teshine yakın tarihte bu biletlerin davacıyı zararlandırmak amacıyla satılmış gibi gösterildiği belirtilmiştir.

 

Davalılarca dosyaya sunulan delillerinden, davalıların hem Avustralya hem de Türk Vatandaşı olduğu ve değişik tarihlerde yurt dışı seyahat yaptıkları, ekonomik durumlarının da bu seyahatleri yapacak düzeyde bulunduğu anlaşılmaktadır.

 

Davalılarca icra takibi yoluyla bedellerinin iadesi istenen biletlerin üzerinde ibaresi ile bedelinin tahsil edildiği arihi için rezervasyonun yapıldığını, 27.06.2000 tarihli doktor raporu ile R. M.'in rahatsızlığı nedeniyle ve ayrıca özel nedenlerle ailecek bu seyahati yapamayacakları, bu durumu 04.07.2000 tarihli ihtar ile davacıya bildirdiklerini, çocukları R. M.'in 3 ay süre ile seyahat edemeyecek olması ve akabinde de tatil sezonunun bitmesi nedeniyle seyahati tümüyle iptal ettiklerini, bu nedenle de bilet bedellerinin iadesini istemiş, davacı yan 08.07.2000 olarak zikredilen seyahat tarihine karşı çıkmamıştır. Bu durumda biletin üzerinde açık olduğu belirtilmesine rağmen rezervasyonun 08.07.2000 tarihi için yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır.

 

Mahkemece, bilet arkasındaki sözleşme tercüme ettirilerek 8 inci madde gereğince biletlerin 1 yıl süre ile geçerli olduğundan hareketle dava reddedilmiş ise de, yukarıda açıklanan rezervasyon tarihi gözetildiğinde bu tarihten önce seyahatinden vazgeçmenin haklı nedenlere dayalı olup olmadığının irdelenmesi, haklı olmadığı saptandığı takdirde rezervasyon yapılan tarihte davacının davalılarca iptal edilen yerleri satıp satamadığının araştırılması gerekmektedir.

 

O halde mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme sonucunda olayda uygulanması mümkün bulunmayan sözleşme maddesi gerekçe gösterilerek davanın kabulü doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir.

 

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, takdir edilen 450.00 YTL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.