Etiket arşivi: tahrifat

Basından Hukuk Haberleri • SEÇİM HİLESİ DAVASI’NDA İTİRAF:"TUTANAKLARDA TAHRİFAT YAPILDI,AMA"

‘Seçim Hilesi Davası’nda İtiraf: "Tutanaklarda Tahrifat Yapıldı, Ama…"

‘Seçim Hilesi Davası’nda İtiraf: "Tutanaklarda Tahrifat Yapıldı, Ama…"30 Mart seçimlerinde CHP’nin oylarının AKP’ye aktarıldığı iddialarıyla ilgili açılan davada yeni gelişme…

Kâğıthane’de yaşanan seçim hileleri ile ilgili ikinci bir itiraf daha geldi. 1360 No’lu sandık başkanı Ali Murat Bolat, tutanaklarda tahrifat yapıldığını ancak kendisinin tutanakları seçim kuruluna teslim ettiğinde herhangi bir karalama ya da değişiklik olmadığını savundu. Teslimden önce tutanağın fotoğrafını da çektiğini söyleyen sanık, “Tahrifat yapılan yazı ve rakamlar bana ait değil” dedi.

Zaman’dan Elif Eşit’in haberine göre, Kâğıthane’de asliye ceza mahkemelerinde devam ederken oy hırsızlığı davaları ilk kez ağır ceza mahkemesinde görüldü. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde CHP’nin oylarının AKP’ye aktarıldığı iddialarıyla ilgili açılan 29 davadan 1360 No’lu sandığa ilişkin davada, İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘Suç vasfının ağır ceza kapsamında’ kaldığı gerekçesiyle dosyayı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesinin ardından dün duruşmaya başlandı. Davanın ilk duruşmasında sanık 1360 No’lu sandık başkanı Ali Murat Bolat, belgede tahrifat yapıldığını kabul etti. Bolat oylarda yapılan sahteciliğin kendisi tarafından yapılmadığını savundu.

Sanık Bolat savunmasında 1360 No’lu sandıkta tahrifat yapıldığını kabul ederek evraklardaki tahrifatların kendisi tarafından yapılmadığını savundu. Kendisinin sandık tutanaklarını polis eşliğinde İlçe Seçim Kurulu’na getirerek teslim ettiğini söyleyen Bolat, “Ben belgeleri teslim ettiğimde belgeler üzerinde herhangi bir karalama ve değişiklik söz konusu değildi. Bana gösterilen kırmızı ile 1360 yazılı belediye başkanı ve belediye meclis üyeliği seçimi sandık sonuç tutanağındaki yazılar bana aittir. Siyah renkli kalemle 1360 yazılı büyükşehir belediye başkanı seçimi sandık sonuç tutanağındaki belgeleri inceledim. Sadece ismimin yazılı olduğu bölümdeki yazı ve imza bana aittir. Söz konusu belgedeki yapılan tahrifat işlemi de bana ait değildir. Bunun dışında bendeki çekilen fotoğrafla bu celsede bana üzerinde tahrifat yapılan tutanağı incelediğimde benim fotoğrafını çektiğim İlçe Seçim Kurulu’na teslim ettiğim belge üzerinde tahrifat yapılmıştır.” şeklinde savunma yaptı. Bu arada asliye mahkemelerinde görülen oy hırsızlığı davalarından 8’i ağır cezaya sevk edildi.

Mahkeme, ilçe seçim kurulundaki görevlilerin kim olduğunun tespitini istedi

Mağdur sıfatıyla duruşmaya katılan CHP’nin avukatı Zeynel Öztürk’ün taleplerini de değerlendiren mahkeme, Kağıthane İlçe Seçim Kurulu’na yazı yazılarak seçim sonuçlarını bilgisayara kaydeden görevlilerin isimlerinin belirlenmesini istedi. Mahkeme ayrıca kararda İlçe Seçim Kurulu’na yazı yazılarak 1360 No’lu sandığa ait evrakları teslim alan görevlilerin de mahkemeye bildirilmesine karar verdi. 1360 No’lu sandık evraklarını İlçe Seçim Kurulu’nda teslim alan görevlilerin mahkemede sanık tarafından yüzleştirilmesine karar veren mahkeme, sanık Bolat’ın imza ve yazı örneklerinin alınmasını da talep etti.

Avukat Öztürk, ayrıca Kağıthane İlçe Seçim Müdürü Tevrat Aktürk’ün davada tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu. Talebi değerlendiren mahkeme gelecek duruşmada Kağıthane İlçe Seçim Müdürü Tevrat Aktürk’ün tanık olarak hazır bulunmasına karar verdi. Duruşmayı takip eden CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın, adliye çıkışında yaptığı açıklamada, “Avukatımız kozmik odayla bağlantının kurulması talebini ifade etti. Kozmik odaya girenler var, çıkanlar var. Bunu tespit etmiş bulunuyoruz, bunun adının, sanının, kimliğinin de açık bir biçimde ortaya konmasını talep ediyoruz.” dedi.

Kaynak:T24

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Cum Şub 27, 2015 11:57 am


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • ÇEKİN KEŞİDE TARİHİNDE VE MİKTAR KISMINA TAHRİFAT VEPARAFLAR

Çekin icraya konulması sonrasında imzaya süresinde itiraz edilmesi ile çekin ön yüzünde bulunan imzaların ve paraf imzaların keşide tarihinde yetkili bulunan şirket yetkilisine ait olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yapılması gerekir

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2013/11063
KARAR NO. 2013/19889
KARAR TARİHİ. 28.5.2013

DAVA : Mahalli mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı vekili tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır.

Takip dayanağı çekin incelenmesinde, keşidecinin Ö… Ltd. Şti’nin olup, çekin keşide tarihi ve miktar kısmının paraflanarak değiştirildiği görülmektedir.

HMK’nın 207. maddesi uyarınca senetteki çıkıntı, kazıntı ve silintinin keşideci tarafından onanması halinde geçerli olacaktır. Somut olayda takip dayanağı çekin keşide tarihinde ve miktar bölümünde düzeltmeler yapıldığı ve yanında da paraf imzanın bulunduğu görülmektedir.

Buna göre imzaların keşideciye ait olması durumunda yapılan düzeltmeler geçerli olacaktır.

Öte yandan çekin keşide tarihinde ve miktar kısmında tahrifat yapılmış olması tek başına takibin iptali nedeni olmaz. Senedin tahrifatsız haline göre kambiyo vasfında olup olmadığı belirlenerek sonuca gidilmelidir.

Yine miktar kısmında tahrifat yapıldığının belirlenmesi halinde ise tahrifatsız miktar yönünden alacaklının talep hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda çekin ön yüzünde bulunan imzaların ve paraf imzaların keşide tarihinde yetkili bulunan borçlu şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmekte olup, Mahkemece hakimlik mesleğinin gerektirdiği bilgi ile çözümlemesi mümkün olmadığından, HMK’nın 266. maddesi gereğince çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hususlardan bulunmakla, borçlunun imza itirazı ile ilgili olarak bilirkişi raporu alınıp, çekteki keşideci imzasının ve paraf imzaların borçlu şirket yetkilisine ait olup olmadığı belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken; takibe konu çekin keşide tarihi ve bedelinin değiştirilmek suretiyle tahrif edildiğinin açıkça belli olduğu, çek bedelinin de muhatap banka tarafından bu gerekçeyle ödenmediğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Öte yandan HMK’nın 297. maddesinin ( 1 ). fıkrasının ( e ) bendi gereği hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Prş Şub 19, 2015 8:44 pm


TBB DİSİPLİN KURULU KARARI E:2007/308 K:2007/374 *Avukatın Duruşma tutanakları ve duruşma defterinde tahrifat yapması

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

ESAS NO:2007/308

KARAR NO:2007/374

KARAR TARİHİ:23.11.2007

 

(Av. K. m. 34, 134 140/3, 142/2;

TBB Meslek Kuralları m. 4)

 

 

KARAR METNİ:

 

Şikayetli avukatın taraf vekili sıfatıyla takip ettiği D….e Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/104 ve 2005/18 Esaslarındakayıtlı davaların 05.07.2005 tarihli duruşma tutanaklarında, duruşmaların ertelendiği 15.09.2005 tarihinin gün kısmını 22 olarak değiştirerek hakim yerine paraf attığı ve duruşma günleri defterindeki 15.09.2005 tarihli listede bulunan dava esas numaralarının üzerini çizerek kendi el yazısı ile 2004/104 ve 2005/18 Esas sayılı dava dosya kayıtlarını 22.09.2005 tarihli listeye eklediği iddia edilerek şikayetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı’nın oluru ile ceza davası açılmış ve disiplin yönünden gereği yapılmak üzere durum baro başkanlığına bildirilmiştir.

 

 

Şikayetli avukat savunmasında, 15.07.2005 günlü duruşmada dava dosyalarının karar aşamasında olması nedeni ile talep doğrultusunda kararverilmesini istediğinde, mahkeme hakiminin “maalesef karar veremeyeceğim zira Yargıtay’ın bu davalarla ilgili görüş değiştireceğini öğrendim, bu nedenle Eylül ayına gün vereceğim” demesi üzerine büyük üzüntüye kapıldığını beyan ederek, 7-8 yıl gibi uzun bir süreden beri o davalar için E……’dan D…….’ye gidip gelerek davayı takip ettiğini, E…..-D…… arasında 140 km mesafe bulunduğunu, gidiş-dönüşün 280 km olduğunu,davaları uzun süre takip etmenin kendisini yorduğunu ve davaların ret olma ihtimali karşısında aşırı üzüntüye kapıldığını, bu ruh hali içindeyken 15.09.2005 gününe atılı olan iki dosyanın gününü diğer dosyaların duruşma günü olan 22.09.2005 günü olarak değiştirdiğini bildirerek o günkü ruh halinin dikkate alınarak değerlendirme yapılmasını istemiştir.

 

Şikayetli avukat hakkında, D…… 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “resmi evrakta sahtecilik” suçlaması ile ceza davası açılmış, mahkemenin18.10.2006 tarih ve 2006/123 Esas, 2006/476 Karar sayılı kararıyla, aldatma yeteneğinin yokluğu nedeniyle şikayetli avukatın beraatınakarar verildiği ve kararın 26.10.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Baro disiplin kurulu yaptığı kovuşturma sonucunda, şikayetli avukatınceza yargılaması sonucunda beraat ettiğini, suçun unsurları itibari ile oluşmadığı gerekçesiyle “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına”karar vermiştir.Baro disiplin kurulu kararına E…… Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında, disiplin suçu ile adli suçun unsurlarının birbirinden farklı olduğu, şikayetli avukatın eyleminin avukatlık mesleği ile bağdaşmadığını belirtmiş, Avukatlık Yasası’nın 142/2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak şikayetli avukatın cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

Disiplin kovuşturmasına konu sorun, duruşma tutanakları ve duruşma defterinde tahrifat yaptığı iddiasıyla yargılandığı ceza davasında beraateden şikayetli avukatın, ceza yargılamasında beraat etmiş olmasına karşın, disiplin yönünden cezalandırılıp cezalandırılamayacağına ilişkindir.Avukatlık Yasası’nın 140/3 maddesine göre, “Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatla sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunları hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır.” Şikayetli avukat, gerek ceza yargılaması sırasında yaptığı savunmalarında, gerekse disiplin kovuşturması sırasındaki savunmalarında duruşma tutanaklarında ve defterde tahrifat yaptığını kabul etmiş, ancak bu eylemi işlemesine neden olan ruh halinin dikkate alınması savunmasında bulunmuştur. Ceza yargılamasında, şikayetli avukatın beraat kararı, yaptığı tahrifatın aldatma yeteneğinin bulunmadığı gerekçesine dayandırılmış, eylemin gerçekleşmiş olduğu kabul edilmiştir.Dosya kapsamından, şikayetli avukatın eyleminin sabit olduğu da açıkça anlaşılmaktadır.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine göre avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.Avukatlık Yasası’nın 134. maddesinde ise, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlardabulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bukanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesine göre de,avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Şikayetli avukat, avukatlık mesleğinin en önemli özelliklerinden olan dürüstlük ve doğruluk ilkesine aykırı davranmış, avukata olan güveni sarsmıştır. Böyle bir davranışın disiplin yönünden cezasız kalması düşünülemez. Bu nedenle, baro disiplin kurulunun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş, kararın kaldırılarak şikayetlinin kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Sonuç olarak, E…….. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulü ile E…….. Barosu Disiplin Kurulu’nun disiplin cezası verilmesine yerolmadığına ilişkin 11.05.2007 tarih ve 2006/3 Esas, 2007/5 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, başkaca araştırılacak bir hususbulunmadığından şikayetli avukat A.C.’nin kınama cezası ile cezalandırılmasına oy birliğiyle karar verildi.