Etiket arşivi: Tebliğ

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/12-19 E. , 2013/817 K. Tebligat Kanunu 21.Maddesine Göre Tebliğ Usulü

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/12-19 E. , 2013/817 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2012
NUMARASI : 2012/278-2012/331
Taraflar arasındaki “şikayet” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 25.11.2010 gün ve 2010/1253 E., 2010/1434 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 25.10.2011 gün ve 2011/3926 E., 2011/20217 K. sayılı ilamı ile;
(…Borçluya örnek 7 ödeme emrinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istenildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina"dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir." hükmü öngörülmüştür. Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, buna tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak;maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2.,3.,4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve Hakimin denetimini sağlayacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. ( HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 200512-772/17 sayılı kararı) Somut olayda tebliğ işleminin, muhatabın adresinin kapalı olması nedeni ile tebligatın mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 no'lu formülün kapısına yapıştırılarak beyanda bulunanın imzadan imtina ettiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmektedir.
Görüldüğü üzere muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceği tevsik edilmediğinden ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre yapılan tebligatı usulsüzdür.
Bu durumda 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, borca ve yetkiye itiraz ile ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Şikayetçi/borçlu vekili; karşı taraf/alacaklı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 17. İcra Müdürlüğü'nün 2010/12975 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin adresinin “H.. Mah. A..İ. Cad. No:..Daire:.Ş.-İstanbul” olduğunu, bu durumun vekaletname ve muhtarlıktan alınan belge ile sabit olduğunu, alacaklının kasten ve kötü niyetli olarak müvekkili ile ilgisi olmayan bir adrese ödeme emrini tebliğ ettirdiğini, tebligat yapılan adresin D.-D. AŞ.'nin yasal ikametgahı olduğunu, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını, müvekkilinin icra takibinden 18.10.2010 tarihinde tapuda işlem yaptırmak isterken haberdar olduğunu belirterek, Ankara İcra Müdürlüğü'nün yetkisizliğine, ödeme emrinin iptaline, takibin durdurulmasına, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekili; şikayetçinin, müvekkili aleyhine başlattığı İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2009/32784 E sayılı dosyasında, ..ada ..parselin satışına ilişkin resmi senette, 28.03.2007 tarihli satış senedinde ve bir çok belgede adresini “T..B.Ş. Sok. No:.A.D. İş Merkezi, Ş.. İstanbul” olarak bildirdiğini, borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulüne uygun olduğunu belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, şikayetin reddine dair verilen karar, şikayetçi vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkemece, borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin işlemin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre usulüne uygun yapıldığı gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü, şikayetçi/borçlu vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; borçluya yapılan ödeme emrinin tebliğine dair işlemin Tebligat Kanunu 21. maddesi ve mülga Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesine göre usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Yönetmelik (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü) hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, Kanun ve Yönetmelikte (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü’nde) emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan Kanun ve Yönetmeliğin (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü’nün) bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır.
Buna göre; tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce Kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. Dolayısıyla, Kanun ve Yönetmelik (tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü) hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiği Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi ile tebligat tarihinde yürürlükte olan mülga Tebligat Tüzüğü’nün 28.maddesinde düzenlenmiştir. Mülga Tüzüğün 28.maddesi gereğince, tebliğ memurunca muhatabın neden adreste bulunmadığı, kısa ya da uzun süreli veya geçici olarak mı adresten ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği hususları araştırılarak, araştırma sonucu tebliğ evrakına yazılıp ilgilisine imzalatılmalıdır. Ancak bu şekilde yapılan tebligat işleminin usulüne uygun olup olmadığı, Hâkim tarafından denetlenebilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; borçluya gönderilen ödeme emri TK 21. maddeye göre yapılmış; ancak tebligat evrakında muhatabın neden adreste bulunmadığı, adresten kısa süreli mi yoksa uzun süreli mi ayrıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçluya yapılan ödeme emrinin tebliği işleminin usulüne uygun olduğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca; aynı hususa işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
S O N U Ç : Şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Yasanın 29. maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla aynı yasanın 366. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ PARASAL SINIRLARIN ARTIRILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNUN 68 İNCİ VE TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ YÖNETMELİĞİNİN 6 NCI MADDELERİNDE YER ALAN PARASAL SINIRLARIN ARTIRILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen parasal sınırların, 10/11/2015 tarihli ve 29528 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 457)’nde 2015 yılı için yeniden değerleme oranı olarak tespit edilen %5,58 (yüzde beş virgül elli sekiz) oranında artırılarak yeniden belirlenmesidir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 27/11/2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Parasal sınırlar
MADDE 3 – (1) Tüketici hakem heyetlerinin, uyuşmazlıklara bakmakla görevli olmalarına ilişkin parasal sınırlar;
a) İlçe tüketici hakem heyetlerine başvuru için üst parasal sınır, 2.320 Türk Lirası,
b) Büyükşehir statüsünde olan illerdeki il tüketici hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası,
c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerindeki il tüketici hakem heyetlerine başvuru için üst parasal sınır, 3.480 Türk Lirası,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde, il tüketici hakem heyetlerine başvuru için parasal sınır, 2.320 Türk Lirası ile 3.480 Türk Lirası arası, olarak tespit edilmiştir.
Yürürlük
MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ 1/1/2016 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • AVUKAT STAJYERİNE GERKÇELİ KARARIN TEBLİĞ EDİLMESİNİN SONUCU

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2008/18169
KARAR: 2008/21817

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 08.04.2008 tarih, 4315/7194 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

1-Borçlu vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülmediğinden REDDİNE,

2-Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesinde;

Şikayetçi vekili olarak Avukat M…’ın bu davaya açtığı bu vekilin yetki belgesi verdiği stajyer Avukat K…’ın dosya içerisine yetki belgesini ibraz ettiği görülmüştür.

Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda verilen karar dosyaya yetki belgesini ibraz eden stajyer Avukat K…’a 17.7.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve tebliğ şerhi de gerekçeli kararın üzerine imzalanmak üzere şerh düşülmüştür. Avukatlık Kanunu’nun 26. ve 46.maddeleri uyarınca stajyerler avukatın yazılı muvafakatı ile ve onun gözetim ve sorumluluğu altında avukatın takip ettiği dava ve işlerle ilgili olarak işlemleri yürütülebileceği öngörüldüğünden stajyere yapılan tebligat, yetki veren avukat adına yapılmış sayılır.

Bu durumda karara ilişkin tebliğ tarihi 17.7.2007 olup, İİK.nun 363.maddesi uyarınca temyiz süresi olan yasal 10 günlük süre geçirilerek 28.12.2007 tarihinde kararın temyiz edilmiş olduğu dikkate alındığında istemin sürede olmadığı gözönüne alınarak temyiz talebinin süre yönünden reddine karar vermek gerekirken temyizin sürede yapıldığından bahisle Dairemizce işin esasına girilerek kararın bozulduğu anlaşılmakla alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ :Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin yukarıda belirtilen nedenlerle kabulü ile Dairemizin 8.4.2008 tarih, 2008/4315-7194 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, borçlu vekilinin İstanbul 11.İcra Mahkemesinin 6.7.2007 tarih, 2007/464-738 sayılı kararına ilişkin temyiz isteminin süresinde olmadığından (REDDİNE), 05/12/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 09 Şub 2015, 18:00


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • GEREKÇELİ KARARIN STAJYER AVUKATA TEBLİĞ EDİLMESİNİN SONUCU

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2008/18169
KARAR: 2008/21817

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 08.04.2008 tarih, 4315/7194 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

1-Borçlu vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülmediğinden REDDİNE,

2-Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesinde;

Şikayetçi vekili olarak Avukat M…’ın bu davaya açtığı bu vekilin yetki belgesi verdiği stajyer Avukat K…’ın dosya içerisine yetki belgesini ibraz ettiği görülmüştür.

Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda verilen karar dosyaya yetki belgesini ibraz eden stajyer Avukat K…’a 17.7.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve tebliğ şerhi de gerekçeli kararın üzerine imzalanmak üzere şerh düşülmüştür. Avukatlık Kanunu’nun 26. ve 46.maddeleri uyarınca stajyerler avukatın yazılı muvafakatı ile ve onun gözetim ve sorumluluğu altında avukatın takip ettiği dava ve işlerle ilgili olarak işlemleri yürütülebileceği öngörüldüğünden stajyere yapılan tebligat, yetki veren avukat adına yapılmış sayılır.

Bu durumda karara ilişkin tebliğ tarihi 17.7.2007 olup, İİK.nun 363.maddesi uyarınca temyiz süresi olan yasal 10 günlük süre geçirilerek 28.12.2007 tarihinde kararın temyiz edilmiş olduğu dikkate alındığında istemin sürede olmadığı gözönüne alınarak temyiz talebinin süre yönünden reddine karar vermek gerekirken temyizin sürede yapıldığından bahisle Dairemizce işin esasına girilerek kararın bozulduğu anlaşılmakla alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ :Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin yukarıda belirtilen nedenlerle kabulü ile Dairemizin 8.4.2008 tarih, 2008/4315-7194 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, borçlu vekilinin İstanbul 11.İcra Mahkemesinin 6.7.2007 tarih, 2007/464-738 sayılı kararına ilişkin temyiz isteminin süresinde olmadığından (REDDİNE), 05/12/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 09 Şub 2015, 18:00


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • ÖDEME EMRİ TEBLİĞ EDİLMEDEN, HİÇ BİR HAKTAN FERAGAT EDİLEMEZ

T.C.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2011/1545
KARAR NO: 2011/16847
KARAR TARİHİ. 27/09/2011

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES: Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/09/2010
NUMARASI: 2010/801-2010/793
DAVACI: BORÇLU :G.Y.
DAVALI: ALACAKLI ;D………… MÜH VE ISI SİSTEMLERİ LTD ŞTİ

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı emekli maaşının yatırıldığı Finans bank Eskişehir Merkez Şubesindeki hesabına Mehmetçik Vakfından gelen paraların olduğu, Ziraat Bankası Porsuk Şubesine konan hacizlerin bu paraların niteliği gereği haczedilemez bulunduğundan dolayı kaldırılmasını talep etmiştir.

Somut olayın incelenmesinde borçlu hakkında 14.5.2010 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçildiği, icra dosyasında bulunan 14.5.2010 tarihli taahhütname tutanağı başlıklı icra zaptında borçlunun "ödeme emrini dairede tebliğ almak istiyorum. Hakkımda açılacak icra takibine herhangi bir itirazım bulunmamaktadır. Tüm itiraz ve dava haklarımdan feragat ederim. Lehime olan tüm sürelerden feragat ederim. Ziraat Bankası Eskişehir Şubesinde bulunan hesabım maaş hesabı olsa dahi borç miktarı kadar haciz konulmasına muvafakat ediyorum. Emekli Sandığından ve SSK’dan almakta olduğum maaşlarımın tamamının kesilmesine başkaca haciz olsada sıraya girmeksizin kesilmesine muvafakatim vardır" şeklinde beyanda bulunduğu ve beyanın altını imzalandığı, örnek 10 ödeme emrinin icra kaleminde 14.5.2010 tarihinde borçlu tarafından bizzat tebliğ edildiği görülmüştür.

İcra zaptının incelenmesinden de anlaşılacağı üzere borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmeden, dolayısıyla ödeme emrine itiraz süreleri başlamadan ödeme emrine itiraz sürelerinden feragat edilmiş olup henüz doğmamış bir haktan feragat edilemeyeceğinden bu feragat geçersizdir. Bu nedenle henüz takibin kesinleşmediği safhada yapılan hacze muvafakatte geçerli değildir.

Mahkemece haczedilmezlik şikayetinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hacze muvafakatin olduğu gerekçesi ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Öte yandan Ziraat Bankası Porsuk Şubesinde bulunan hesaba konulan haczin kaldırılması talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.

SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/09/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 16 Oca 2015, 23:12


Tebliğler • KAMU SOSYAL TESİSLERİNE İLİŞKİN TEBLİĞ


15 Ocak 2015 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 29237

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

KAMU SOSYAL TESİSLERİNE İLİŞKİN TEBLİĞ

(SAYI: 2015-2)

13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesi ve 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun “Mali kontrole ilişkin hükümler” başlığı altındaki 8 inci maddesinin yedinci fıkrasına göre, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu bankaları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufunda bulunan eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, kreş, çocuk bakımevi, spor tesisi ve benzeri sosyal ve destek amaçlı tesislerden dinlenme amacıyla veya diğer amaçlarla yararlanacaklardan alınacak yemek, konaklama ve diğer hizmet bedellerinin tespitinde ve elde edilen gelirlerin kullanımında aşağıdaki esas ve usullere uyulması gerekli görülmüştür.

I – EĞİTİM VE DİNLENME TESİSLERİ

Kamu kurum ve kuruluşlarınca işletilen eğitim ve dinlenme tesislerinden yararlanacak kurum personelinden 2015 yılında alınacak en az bedeller, tesislerin bu Tebliğ ekinde (Ek-1) belirtilen özellikleri göz önünde bulundurularak, aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir:

1 – Ek-1’de sayılan özelliklerden onbeş ve daha fazlasını taşıyan tesislerde kişi başına günlük 14,85 TL yemek ve 5,85 TL (1 Temmuz – 15 Ağustos döneminde 7,75 TL) konaklama bedeli,

2 – Ek-1’de sayılan özelliklerden asgari oniki ve en fazla ondört tanesini taşıyan tesislerde kişi başına günlük 12,75 TL yemek ve 5,10 TL (1 Temmuz – 15 Ağustos döneminde 6,60 TL) konaklama bedeli,

3 – Ek-1’de sayılan özelliklerin oniki tanesinden daha azı bulunan tesislerde kişi başına günlük 10,10 TL yemek ve 4,25 TL (1 Temmuz – 15 Ağustos döneminde 6,25 TL) konaklama bedeli,

alınır.

4 – Ayrıca, konut veya bağımsız bölümde; buzdolabı bulunanlarda günlük en az 2,10 TL, televizyon bulunanlarda günlük en az 2,30 TL ve klima bulunanlarda günlük en az 3,20 TL, konut başına ilave bedel alınır.

II – MİSAFİRHANELER

1 – Misafirhanelerden yararlanan kurum personelinden kişi başına her gece için en az 7,75 TL alınır. İdarelerce, verilen hizmetin özelliği, maliyeti ve standardın üzerinde olması, odadaki yatak sayısı gibi hususlar dikkate alınarak daha yüksek konaklama bedeli tespit edilebilir.

2 – Misafirhanelerden yararlanacak geçici görevli kamu personelinden alınacak konaklama bedeli, geçici görevlendirmenin ilk 10 günü için gündeliklerinin 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli (H) cetvelinin dipnotunda yer alan hükme göre %50 artırımlı miktarının tamamını, daha sonraki günler için ise artırımsız gündeliklerinin 1/2’sini, geçici görevli denetim elemanlarından alınacak konaklama bedeli ise yurtiçi gündeliklerinin %50 artırımlı miktarının tamamını geçemez.

Misafirhanelerden yararlanan geçici görevli personel hangi kamu kurumunda çalışırsa çalışsın hepsine aynı tarife uygulanacaktır.

Diğer sosyal tesislerden yararlandırılan geçici görevli kamu personeli ile geçici görevli denetim elemanlarından alınacak konaklama bedeli hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır.

3 – Her ne ad altında ve sürede olursa olsun (kiralanmış olan yerler dahil) kurumun tasarrufunda olan yerlerde personelin konaklaması halinde (lojman olarak tahsis edilenler hariç), bu yerler de “Misafirhane” kapsamında değerlendirilecektir.

III – KREŞ VE ÇOCUK BAKIMEVLERİ ÜCRETLERİ

Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kreş ve çocuk bakımevlerine kabul edilecek Devlet memurları ile diğer kamu personelinin her çocuğu için aylık bakım ücreti asgari 140,00 TL olarak tespit edilmiştir.

Ancak belirlenen asgari aylık ücretlerin kreş ve çocuk bakımevi hizmetlerinin karşılanmasında yeterli olmadığı durumlarda, kurum ve kuruluşlar belirlenen ücretin üzerinde bedel tespit etmeye yetkilidir.

IV – SPOR TESİSLERİ

1 – Kurum personeli de dahil olmak üzere, her türlü futbol, basketbol, voleybol salon ve sahalarından, tenis kortlarından, yüzme havuzlarından, su ve kış sporlarının yapıldığı yerlerden veya diğer spor tesislerinden yararlananlardan, bir saatlik yararlanma karşılığı,

– Spor alet ve malzemelerinin yararlananlar tarafından temin edilmesi halinde kişi başına en az 5,10 TL,

– Spor alet ve malzemelerinin tesisten temin edilmesi halinde kişi başına en az 7,75 TL,

bedel alınır.

Amatör spor müsabakaları sırasında lisanslı sporcuların antrenman amacıyla veya öğrencilerin ders programı çerçevesinde belirtilen tesislerden yararlanmaları halinde, ilgili idarelerce gerekli görüldüğü takdirde bedel alınmayabilir veya daha az bir bedel alınabilir.

2 – Hamam, sauna ve kaplıcalardan bir saatlik yararlanma karşılığı kişi başına en az 9,15 TL bedel alınır.

3 – Spor tesisleri ile hamam, sauna ve kaplıcaların eğitim ve dinlenme tesisleri içinde yer alması durumunda, belirli devreler itibarıyla dinlenme amacıyla kalanların bu tesislerden yararlanmaları halinde 1 inci ve 2 nci maddede belirtilen bedellerin 1/4’ü alınır.

4 – Spor tesisleri ile hamam, sauna ve kaplıcalara abone olan kamu personelinden alınacak 1 aylık abone bedeli, yukarıda belirtilen miktarların 15 katından az olmamak kaydıyla, kurumlarca belirlenebilir.

V – ORTAK HUSUSLAR

1 – Kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufunda bulunan eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, kreş, çocuk bakımevi, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin işletme giderleri için ilgili kurum ve kuruluşların bütçelerinden herhangi bir katkıda bulunulmaması esastır.

Söz konusu tesislerin bakım ve onarımlarının yaptırılabilmesini sağlamak amacıyla, bu tesislerden yıl içinde elde edilen gelirlerin brüt tutarının % 5’inden az olmamak üzere ayrılacak tutarlar ayrı bir hesapta tutularak söz konusu ihtiyaçlar için harcanacaktır. Bu hesaptan yapılacak harcamalarda, hizmetin sunumu açısından ihtiyaç duyulan döşeme ve demirbaş alımlarında Başbakanlık ve/veya Bakanlığımızca çıkarılmış veya çıkarılacak olan tasarruf genelgesi, talimatı ve tebliğlerine uyulacaktır.

2 – Bu tesislerde merkezden geçici görevle gönderilecek personel sayısı asgari seviyede tutulacak ve 2014 yılında görevlendirilen personel sayısı hiç bir şekilde aşılmayacaktır.

Bu tür yerlerde, 2015 yılında, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere ilk defa personel istihdam edilmeyecek, ancak ücreti sosyal tesis işletme gelirlerinden karşılanmak üzere ilk defa personel istihdamı yapılabilecektir.

3 – Kuruma ve/veya mensuplarına yardım ve hizmet amacıyla kurulmuş olan fon, vakıf, dernek ve benzeri kuruluşlar eliyle işletilen tesislere kurum bütçesinden doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunulmayacaktır.

4 – Kamp dönemleri için tespit edilen tarifenin % 20’si müracaat sırasında avans olarak alınacaktır. Kamp tahsis edilemeyenler ile kamp döneminin başlamasından bir hafta öncesine kadar vazgeçenlere avansları aynen iade edilecektir. Geçerli bir mazereti olmaksızın bu süreden sonra vazgeçtiklerini bildirenlere her gün için avansın % 5’i oranında kesinti yapılmak suretiyle avansları iade edilecek, kamp döneminin başlamasına kadar vazgeçtiklerini bildirmeyenlerin ise avansları iade edilmeyerek gelir kaydedilecektir.

5 – Tesislerin lokanta (alakart usulüyle yemek çıkarılması halinde alakart yemek bedelleri dahil), pastane, kafeterya, büfe, disko ve diğer hizmet verilen yerlerinde yemek, kahvaltı, içki, meşrubat, çay, kahve ve benzeri hizmet bedelleri hiçbir şekilde maliyetinin altında olmayacaktır.

6 – Yukarıda yazılı yemek, konaklama ve diğer hizmetlerin bedelleri (geçici görevli kamu personelinden misafirhanelerde alınacak konaklama bedeli hariç), yararlananlardan alınması gereken en az miktarlar olup, kurum ve kuruluşlar yemeğin maliyeti, hizmetin daha farklı şekillerde sunulması ve tesisin bulunduğu mahallin özelliği gibi hususlar ile talebin yoğun olduğu Temmuz-Ağustos, yılbaşı, bayram ve yarıyıl tatili gibi dönemleri de dikkate alarak bu bedellerin üzerinde bedel tespit edebileceklerdir.

7 – a) Bir kurum veya kuruluşun eğitim ve dinlenme tesisleri, misafirhane, kreş ve çocuk bakımevlerinden yararlandırılan o kurum ve kuruluşun emeklisi ile o kurum ve kuruluşun personelinin veya emeklisinin eşleri, üstsoy ve altsoylarına, kurum personeli için belirlenen tarife uygulanır.

b) Bir kurum veya kuruluşun eğitim ve dinlenme tesisleri, misafirhane, kreş ve çocuk bakımevlerinden yararlanan diğer kurum ve kuruluşların personeli ve emeklileri ile bunların eşleri, üstsoy ve altsoylarına, kurum personeli için belirlenen tarifenin % 25 fazlası uygulanır.

c) Eğitim ve dinlenme tesisleri ile misafirhanelerden (a) ve (b) fıkrasında yer alanların dışında yararlandırılanlara kurum personeli için belirlenen tarifenin en az % 50 fazlası uygulanır. Ancak, tesislerden yararlanmada öncelik; o kurum personeli ve emeklisi ile bunların eşleri, üstsoy ve altsoylarına verilir.

ç) Sözkonusu tesislerde, 1 Şubat 2012 tarihinden sonra doğan çocuklar için konaklama bedeli alınmaz. Bunlar için yemek istenilmesi halinde yemek bedelinin yarısı alınır. 1 Şubat 2009 ile 1 Şubat 2012 tarihleri arasında (bu tarihler dahil) doğan çocuklar için ise (eğitim ve dinlenme tesislerinde yemek istenilip istenilmediğine bakılmaksızın) konaklama ve yemek bedelinin yarısı alınır.

d) Bir kurum veya kuruluşun bağlı ve ilgili kuruluşlarına ait eğitim ve dinlenme tesisleri ile misafirhanelerinden yararlandırılan o kurum ve kuruluşun personeli ve emeklisi ile bunların eşleri, üstsoy ve altsoylarına, bağlı ve ilgili kuruluş personeli için belirlenen tarife uygulanabilir.

e) Kamu sosyal tesislerinden yararlandırılmayla ilgili olarak yayımlanan Başbakanlık Genelgeleri hükümleri saklıdır.

8 – Bu Tebliğde belirlenmiş olan bedellere, katma değer vergisi dahil değildir.

Bu Tebliğin II/2 nci maddesindeki sınırlamalar, konaklama bedelinin katma değer vergisi dahil olarak belirlenmesi halinde dahi aşılamaz.

9 – a) Görevi ve unvanı ne olursa olsun hiçbir kişi ve personel, tesislerden ve yukarıda belirtilen hizmetlerden bedelini ödemeden yararlandırılamaz.

b) Tesisler için tespit edilen ücretler, tahsisin yapıldığı tarihte ilgililerden peşin olarak tahsil edilir.

c) Kamp ve tesislerden, tahsis belgesinde ismi yazılı olanların yerine başkaları faydalandırılamaz.

ç) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinin (A) fıkrası uyarınca birinci derece kritik il olarak belirlenen illerdeki sosyal tesislerden yararlanacak olan güvenlik personeli hariç olmak üzere tesisler devamlılık arz edecek şekilde pansiyon veya bekâr lojmanı olarak kullanılamaz.

d) Sosyal tesis kapasitelerinin kullanımında, ihtiyaç bulunan yerlerde boş kapasitenin öncelikle yükseköğrenim öğrencilerine kullandırılması için gerekli her türlü tedbir alınacak ve sosyal tesislerdeki boş kapasiteler ivedilikle Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (YURTKUR) bildirilecektir. YURTKUR tarafından sosyal tesislere yerleştirilen yükseköğrenim öğrencilerinden standart yurt ücreti tahsil edilecektir. Ayrıca sosyal tesisin yemek hizmetlerinden faydalanan öğrencilere sağlanacak beslenme yardımı, takip eden ay içerisinde YURTKUR tarafından ilgili sosyal tesis hesabına yatırılacaktır.

10 – Kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarınca düzenlenecek eğitim çalışmalarında, kamu kurum ve kuruluşlarının eğitim tesislerinden kamu kurumları için öngörülen tarife karşılığı ve tesisin uygun olması halinde ilgili sendika ve konfederasyonlar yararlandırılabilir.

11 – Tesislerin tamamen veya kısmen kiraya verilmesi imkanları araştırılarak uygulamaya bu yönde ağırlık verilecektir. İhtiyaç duyulması halinde yemek, çay ve sair hizmetler, hizmet alımı suretiyle temin edilebilecektir.

12 – Tesislerde, tesisin bağlı olduğu kurumun merkeziyle veya tedarik gibi tesisin işletilmesiyle doğrudan ilişkili olarak yapılan resmi görüşmeler ve haberleşmeler dışında, tesislerde kalanların yararlandıkları telefon, faks ve internet gibi hizmetlerin ücretleri yararlananlar tarafından tesisten ayrılmadan önce ödenecektir. İdareler bu konuda gerekli önlemleri alacaklardır.

13 – Kamu kurum ve kuruluşlarınca işletilen kreş ve çocuk bakımevi gibi tesislerin sosyal tesis kapsamında olması nedeniyle, bu tesislerin giderlerine de bütçeden katkıda bulunulmayacak, dolayısıyla bunların her türlü giderleri (temizlik hizmeti alımı dahil) kreş ve çocuk bakımevlerinin kendi gelirlerinden karşılanacaktır.

14 – Kurum ve kuruluşların bu Tebliğ kapsamındaki tesislere ilişkin olarak 2015 yılında uygulayacakları tarife ve yararlanma bedelleri, kendi internet sitelerinde yer alacak ve daima güncel tutulacaktır.

15 – Sosyal tesislerle ilgili olarak yapılacak ödeme ve tahsilatlarda aşağıdaki hususlara uyulacaktır:

a) Görevliler nezdinde kurum amirleri tarafından belirlenen miktarın üzerinde nakit bulundurulmayacaktır.

b) Avans olarak verilen tutarların en geç 30 gün içinde mahsubu veya iadesi sağlanacaktır.

c) Sosyal tesis paraları sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait bankalarda muhafaza edilecektir.

ç) Ödeme ve tahsilatın banka vasıtasıyla yapılması esas olacaktır.

16 – Kurum amirleri bizzat ya da denetim elemanları marifetiyle sosyal tesislerin işlemlerini, defter ve belgelerini zaman zaman ve her halükarda yılsonlarında denetleyeceklerdir. Düzenlenecek denetim raporları kurumlarda muhafaza edilecektir.

17 – Bu Tebliğde belirtilmeyen hususlar hizmetin gereğine göre ilgili mevzuata aykırı olmamak üzere kurumlar tarafından belirlenir.

18 – Bu Tebliğ hükümleri 1/2/2015 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanır.

Tebliğ olunur.

Ek – 1

EĞİTİM VE DİNLENME TESİSLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Kamu kurum ve kuruluşlarınca işletilen eğitim ve dinlenme tesislerinde bulunabilecek özellikler aşağıda belirtilmiştir.

1 – Tesisin deniz, göl, akarsu kenarında veya kış sporlarına elverişli yerler ile termal alanlarda olması

2 – Konut veya bağımsız bölümünde tuvalet ve banyo

3 – Sıcak su

4 – Havalandırma tesisatı

5 – Konut veya bağımsız bölümünde telefon

6 – Salonlarda ve konut veya bağımsız bölümlerde müzik yayını

7 – Mutfak ve lokanta

8 – Konut veya bağımsız bölümün içinde mutfak mekanı

9 – Dinlenme ve oyun salonu

10 – Çay bahçesi

11 – Asansör

12 – Diskotek

13 – Çocuk bahçesi

14 – Spor alanları

15 – Revir

16 – Plaj

17 – Güneşlenme yerleri ve teçhizatı

18 – Otopark (en az 20 araçlık)

19 – Yüzme havuzu

20 – Hamam

21 – Sauna

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 15 Oca 2015, 23:39


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • KIYMET TAKDİR RAPORUNUN TEBLİĞ EDİLMEMESİ, İHALENİN FESHİ…

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/11770
KARAR: 2013/17567

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlular vekili icra mahkemesine başvurusunda ihalenin feshini talep ettiği ancak bu başvurusunda, müvekkillerine kıymet taktir raporunun tebliğ edilmediği yönünde bir iddiada da bulunmadığı görülmektedir.

Somut olayda, borçlulara satış ilanı tebligatları yapılmıştır. Dolayısıyla kıymet takdir raporu hiç tebliğ edilmemiş olsa bile, borçlu şirketler en geç anılan rapora satış ilanı tebliği ile muttali olacağından raporun hiç tebliğ edilmemiş olmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, borçlular, satış ilanın tebliği üzerine yasal 7 günlük süre içerisinde kıymet takdir raporunun kendilerine tebliğ edilmediğine ilişkin olarak şikayet yoluna da başvurmamıştır. Diğer yandan satış ilanı ve kıymet taktir raporunun borçluya tebliğ edilmemesi başlı başına ihalenin feshi nedeni olsa da, bu husus İcra Mahkemesince re’sen nazara alınamaz.

O halde mahkemece, başkaca ihalenin feshini gerektirecek bir neden de bulunmadığına göre ihalenin feshi isteminin reddi gerekirken, kıymet takdir raporunun borçlulara tebliğ edilmediğinden bahisle ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.

Öte yandan, HMK.nun 297. maddesinin (1). fıkrasının e bendi gereği hükümde “ gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup kanunun bu emredici hükmüne ayrkırı davranılması da doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 03 Oca 2015, 20:07


Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • İCRA ÖDEME EMRİ TEBLİĞ EDİLEN BORÇLUNUN YURT DIŞINDA OLMASI

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/7964
KARAR: 2013/17427

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin babasına ait tebligata elverişli adresi olmadığı, yurt dışında ikamet ettiğini, nüfus kaydına göre yerleşim yerinin 16.02.2012 tarihinden itibaren "Nızhnıy Novgorod/RUSYA" olduğunu 29.08.2012 tarihinin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesini istemiştir. Mahkemece borçlunun iddiası yerinde görülmeyerek tebligatın usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle şikayet reddedilmiştir.

Somut olayda; borçluya örnek 10 nolu ödeme emri " ….. Mah. ….. Sok. ….. Apt. N: …. D: …. ….. /Adana" adresinde "Muhatabın adresi geçici kapalı olup, yaylaya gittiği imzadan imtina eden görevli İ… ‘den öğrenildi. Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereği Yeşilyurt mahalle muhtarına tebliğ edilip adresin kapısına 2 nolu örnek yapıştırılarak imzadan imtina eden görevli İ… ‘e haber verildi" şerhi ile 14.08.2012 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Adana Valiliği Emniyet Müdürlüğü’nün 03.12.2012 tarihli yazısına göre borçlunun 01.05.2012 tarihinde yurt dışına çıktığı, 18.08.2012 tarihinde yurda giriş yaptığı tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemenin de gerekçesinde açıkladığı üzere borçlu, tebliğin yapıldığı 14.08.2012 tarihinde yurt dışında olduğundan yaylaya gittiğinden bahisle yapılan tebliğ usulsüzdür. Bir başka anlatımla tebliğ mazbatasındaki şerhin aksi resmi belge ile kanıtlandığından yapılan tebligat usulsüz olup, mahkemece istemin kabulü yerine yazılı şekilde reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: admin — 19 Ara 2014, 14:51