Etiket arşivi: *TEKRAR

Danıştay İdare ve Vergi Daireleri Kararları • EMEKLİ MEMURUN,BAZI İSTİSNALAR DIŞINDA TEKRAR ATANAMAYACAĞI

T.C
DANIŞTAY
12.DAİRE BAŞKANLIĞI
ESAS NO:2009/7469
KARAR NO..:2010/3354
KARAR TARİHİ.21.6.2010

Özeti : Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bazı istisnalar dışında yeniden atanamayacakları hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

Vekili : Av. …

Karşı Taraf : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

İsteğin Özeti : Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen 17.4.2009 günlü, E:2008/1240, K:2009/508 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Şengül Güler

Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Gül Fiilz E.Aslantaş

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

Yozgat İli Tandır İlçesi Tapu Sicil Müdürü olarak görev yapmakta iken Ağustos 2005 tarihinde emekliye ayrılan davacının, emekli maaşının kesilmesi ve pirim ödemek suretiyle tapu sicil müdürü olarak yeniden göreve başlatılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 13.3.2007 günlü işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen 17.4.2009 günlü, E:2008/1240, K:2009/508 sayılı kararla; halen emekli olan davacının açıktan atanma isteminin 5335 sayılı Yasa`nın 30. maddesinin birinci fıkrası kapsamına girdiği, bu isteminin 2007 yılına ilişkin münhal kadro bulunmadığından reddedildiği, bu durumda, açıktan atama yapmak konusunda takdir yetkisine sahip olan ve bu husustaki başvuruları olumlu sonuçlandırmak yönünde yargı kararıyla işlem tesis etmeye zorlanamayacak olan idarenin, 2007 yılına ait açıktan ve naklen atama için münhal kadro bulunmadığından, davacının yeniden göreve atanma talebinin reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

27.4.2005 tarihli 25798 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 5335 Kanun`un 30. maddesinin birinci fıkrasında; "Cumhurbaşkanı tarafından atananlar, Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararnameyle atanan veya görevlendirilenler,Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler ile yükseköğretim kurumlarının öğretim üyeliklerine yapılacak atamalar hariç olmak üzere, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar genel bütçeye dahil dairelerin, katma bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, kefalet sandıklarının,sosyal güvenlik kurumlarının ve bütçeden yardım alan kuruluşların kadrolarına açıktan atanamazlar. Diğer Kanunların bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz." hükümlerine yer almıştır.

Yukarıda yer verilen 5535 sayılı Kanun`nun 30. maddesinin birinci fıkrasında bazı görevlere açıktan atamalarda istisna olmak üzere, emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların fıkrada belirtilen kurum ve kuruluşların kadrolarına açıktan atanamayacağı emredici bir hükümle vurgulanmış olup, bu duruma göre emekli aylığı almakta olan davacının emekli olmadan önceki tapu sicil müdürlüğü görevine atanması mümkün bulunmamaktadır.

Bu nedenle; davacının yeniden atama istemi konusunda idarenin takdir yetkisi bulunduğu yolundaki gerekçesinde isabet bulunmamakta ise de; karar sonucu itibariyle yerindedir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddine, Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen 17.4.2009 günlü, E:2008/1240, K:2009/508 sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile sonuç itibariyle onanmasına temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına 21.6.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 29 Oca 2015, 20:55


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E:2012-386 K:2013-306 *ANLAŞMALI BOŞANMA *NAFAKADAN FERAGAT *TEKRAR DAVA AÇILAMAYAĞI

T.C

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU 

Esas No:2012-386 

Karar No:2013-306

 Karar Tarihi: 06.03.2013 

 

 

TMK 166,175.maddeleri 

 

 

Taraflar arasındaki "Yoksulluk Nafakası" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 5. Aile Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 12.04.2011 gün 2010/636 E.–2011/453 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2011 gün 2011/14455 E –18101 K. sayılı bozma ilamı ile; (…Dava dilekçesinde, boşanmakla yoksulluğa düşüldüğü, anlaşmalı boşanmada nafaka hakkının saklı tutulduğu ileri sürülerek yoksulluk nafakasına hükmedilmesi istenilmiş; 

 

mahkemece, tarafların boşanmasına ilişkin ilamda, yoksulluk nafakasından feragat edildiği böylece nafaka takdirine yer olmadığı yönünde hüküm kurulduğu bu dava ile de yeniden yoksulluk nafakası talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. 

 

TMK.'nun 175. maddesinde; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak kaydıyla diğer taraftan nafaka isteyebileceği düzenlenmiştir. HUMK.nun 91 ve devamı maddelerine göre de; feragat, iki taraftan birinin netice-i talebinden vazgeçmesidir. Bu vazgeçme beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Duruşmada sözlü olarak ifade edilen feragat, tarafların huzurunda okunup imzalatılır. (HUMK.mad.151/son). 

 

Somut olayda; tarafların boşanmasına ilişkin Bursa 2.Aile Mahkemesinin 2010/205 E. 522 K. sayılı dava dosyasında yoksulluk nafakası isteminden açıkça vazgeçildiği yönünde bir dilekçe veya tutanağa aktarılmış usulüne uygun feragat beyanı bulunmamaktadır. Davacının 11.05.2010 tarihli celse beyanı incelendiğinde, açıkça "yoksulluk nafakasından feragat" edildiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır. Buna göre deliller toplanıp yoksulluk nafakası miktarı belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

 

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili 

 

HUKUK GENEL KURULU KARARI 

 

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 

Dava, yoksulluk nafakası isteğine ilişkindir. Davacı, anlaşmalı boşanmakla ekonomik ve sosyal yönden yoksulluğa düştüğünü, boşanma ilamında nafakaya ilişkin hüküm verilmediğini ileri sürülerek yoksulluk nafakasına hükmedilmesini istemiştir. 

 

Davalı, anlaşmalı boşanma davasında nafaka ve tazminat talebinden açıkça feragat edildiğini bildirip davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 

 

Mahkemece; anlaşmalı boşanma davasında davacının kendisi için nafaka ve tazminat talebinden vazgeçtiği, kararın kesinleştiği, davacının yoksulluk nafakası talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

 

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, anlaşarak boşanma davasında nafaka isteği olmadığını açıklayan tarafın bu beyanının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmesi nedeniyle açacağı yoksulluk nafakası davasında kendisini bağlayıp bağlamayacağı noktasında toplanmaktadır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, davacının anlaşmalı boşanma davasındaki beyanının boşanma davası devam ederken istenen tedbir nafakası yönünden hüküm ifade edeceği, yoksulluk nafakasının boşanmanın kesinleşmesinden sonraki dönüme için olduğu, davacının feragat beyanında açıkça yoksulluk nafakası ibaresinin bulunmadığı, feragat beyanının davacıyı yoksulluk nafakası yönünden bağlamayacağı, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de Hukuk Genel Kurulu'nun çoğunluğunca bu görüşe itibar edilmemiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun çoğunluğunca, tarafların boşanma sırasında nihai olarak anlaştıklarını bildirdikleri ve nafaka isteğinden feragat edildiği, davacının bu beyanında açıkça yoksulluk nafakasından sözedilmemiş ise de kendisini bağlayacağı, anlaşmalı boşanmanın kesinleşmesi ile istenebilecek tek nafakanın çocuklar için iştirak nafakası olduğu, somut olayda, davacının boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünden bahisle nafaka isteyemeyeceği, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu benimsenmiş ve bu nedenle direnme kararının onanması gerekmiştir. 

 

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.03.2013 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.