Etiket arşivi: VASITA

TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATMAK / TEHLİKELİ VASITA KULLANMAK / LEHE KANUN UYGULAMASI

T.C.
YARGITAY
İkinci Ceza Dairesi
E:2006/2800
K: 2006/8530
T: 26.04.2006
TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATMAK
TEHLİKELİ VASITA KULLANMAK
LEHE KANUN UYGULAMASI
ÖZET: Sanığın dava konusu 765 sayılı Yasanın 565. mad­desindeki suçu teşkil eden eyleminin 5237 sayılı Yasanın 17912 ve 180. maddelerde düzenlenen suçu oluşturup oluş­turmadığı tartışıldığında, eylemin bu iki maddedeki suçu oluşturmadığı anlaşıldığından sanığın beraatine karar ve­rilmelidir.
765 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 565]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 179]
5237 s. TÜRK CEZA KANUNU (1) [Madde 180]
Tehlikeli vasıta kullanmak suçundan sanık Mustafa’nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 565/1, 72, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4. maddeleri gereğince 118.823.000 Türk lirası hafif para cezası ile cezalandı­rılmasına dair, (Bolu Sulh Ceza Mahkemesi)nin 22.11.2004 tarihli ve 2004/952-838 sayılı kararının infazı sırasında, 01.06.2005 tarihinde yürürlü­ğe giren kanunların lehe olan hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, ön­ceki cezanın daha lehe olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer ol­madığına dair, aynı Mahkemenin 16.06.2005 tarihli ve 2004/952-838 sayılı ek kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08.02.2006 gün ve 4345 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası C.Başsavcılığının 22.03.2006 gün ve 26550 sayılı ihbarnamesiyle daireye gönderilmekle okun­du;
Mezkûr İhbarnamede;
Dosya kapsamına göre, mahkemece, sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 179/2. maddesinde düzenlendiği ve anılan maddede yer alan cezanın sanığın aleyhine olduğu gerekçesiyle, önceki hükmün aynen infazına karar verilmiş ise de, anılan madde de yer alan suçun unsurları ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 565/1. maddesindeki suçun unsurlarının aynı olmadığı, 5237 sayılı Kanununun 179/2. maddesinde yer alan “Trafik güven­liğini tehlikeye sokma” suçunun kasten işlenebilecek bir suç olduğu cihetle, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunda düzenlenmediği gözetilmeden bera­at kararı yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzu­mu yazılı emre atfen ihbar olunmuştur.
Gereği düşünüldü:
Sanık hakkında 09.09.2004 tarihinde işlediği 765 sayılı TCK’nun 565/1. maddesinde düzenlenen tehlikeli araç kullanmak suçundan dolayı ceza ka­rarnamesi ile verilen 22.11.2004 günlü mahkumiyet kararı temyiz edilmeye­rek kesinleşmiştir. 01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe gir­mesi üzerine C.Savcılığı tarafından sanığın hukuki durumunun yeniden de­ğerlendirilmesi için yapılan başvuruya bağlı olarak 765 sayılı TCK’nun 565. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nun 179/2. maddelerinin karşılaştırılması sonu­cu “765 sayılı TCK’nun 565. maddesinin sanık lehine hükümler içerdiği ka­naati ile daha önce verilen kararın aynen infazına” dair verilen hüküm de ka­nun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.
5237 sayılı TCK’nun 179. maddesinde trafik güvenliğini tehlikeye sok­ma suçu, bu maddenin 2. fıkrasında ise “kara, deniz, hava ve demiryolu ula­şım araçlarını kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlikeli olabile­cek şekilde sevk ve idare etmek…” suçu tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 180. maddesinde ise trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçu düzenlenmiş ve bu maddede karayolu ulaşım araçlarına yer verilmemiştir. 765 sayılı TCK.nun 565. maddesinde düzenlenen tehlikeli araç kullanmak suçu kasten veya taksirle işlenebildiği halde 5237 sayılı TCK.nun 179. maddesinde dü­zenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ancak kasten işlenebilen suçlardandır. Bu düzenleme şeklinden, 5237 sayılı TCK.nun 179. maddesin­de tanımlanan suçun kasıtlı işlenen suçlardan olduğu ve bu suçun oluşabil­mesi için, aracın kasıtlı olarak kişilerin hayat, sağlık ve mal varlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği anlaşılmakta­dır.
Böylece, 765 sayılı TCK’nun 565. maddesinde düzenlenen, tehlikeli araç kullanmak suçunun, taksirle işlenen biçimine 5237 sayılı TCK’nun da ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununda yer verilmediği anlaşılmıştır. Koşulları bu­lunduğu takdirde eylemin 2918 sayılı Kanun kapsamında ayrıca değerlendi­rilmesi mümkün görülmüştür.
Somut olayda sanık, kullandığı mobiletle karşıdan karşıya geçen mağ­dura taksirle çarparak 2 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralanmasına ne­den olmuş, mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle dönüşen bu eylemden dolayı 765 sayılı TCK.nun 565. maddesi uyarınca dava açılarak aynı madde uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın dava konusu yapılan bu eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 179/2 ve 180. maddelerinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmadığı tartışıldığında;sanığın açıklanan eyleminin, her iki maddede düzenlenen suçu oluşturmadığı sonucuna varılmaktadır. O halde sanığın dava konusu yapılan ve 765 sayılı TCK’nun 565. maddesine uyduğu belirlenen eylemi 5237 sayılı TCK’da yapılan düzenlemelere göre suç teşkil etmemektedir. Ancak; 765 sayılı TCK’nun 565. maddesine uyan suçu oluşturan eylemin işleniş, şekli itibariyle aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nun 179/2. maddesinde düzenlenen genel trafik güvenliğini kasten teh­likeye sokma suçunu oluşturması halinde hangi maddenin sanık lehine oldu­ğunun belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında sanığın, dava konusu yapılan ve 765 sayılı TCK’nun 565. maddesine uyan suçu oluşturan taksirli eyleminin, 5237 sayı­lı TCK’da yapılan düzenlemelere göre suç teşkil etmediğinin belirlenmesi karşısında, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Bu itibarla,
Yukarıda açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma istemi görüldü­ğünden Bolu Sulh Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 16.06.2005 gün ve 952-838 sayılı ek kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının d. bendi uyarınca (BOZULMASINA) ve sanığın atı­lı suçtan Beraatine tayin olunan cezanın çektirilmemesine, 26.04.2006 gü­nünde oybirliğiyle karar verildi.