Etiket arşivi: VELAYETANNE

Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları • VELAYET,ANNE, BABA ÇOCUKLARIN VELAYETİNİ İSTEMEZSE,VASİ TAYİ

T.C
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2013/19922
KARAR TARİHİ:20.03.2014

4721 S. K. m. 336, 404)

DAVA: İhbar dilekçesinde, babası ölen küçük E. K.’a vasi tayin edilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm ihbar eden idare tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Görele Nüfus Müdürlüğünün ihbar yazısı ile 07.11.1997 doğumlu E. K.’a TMK.nun 404. maddesi gereğince vasi atanması istenilmiş, mahkemece küçük Erol’un annesinin sağ olduğu ve vasi atanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava dışı Y. D. ile E. K.’ın evliliğinden 07.11.1997 tarihinde küçük E. K.’ın doğduğu, anne ile babanın Bakırköy 4. Aile Mahkemesinin 2012/968 Esas 2012/936 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları, küçük E.’un velayetinin babası E.’a verildiği, ancak baba E. K.’ın 10.10.2013 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336/3. fıkrasında; velâyetin, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuğun kendisine bırakılan tarafa ait olacağı; 404/1. fıkrasında ise; velâyet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Boşanma sonucunda velayet kendisine verilmiş olan tarafın (babanın) ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden diğer tarafa (anneye) geçmez. Velayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır. Bu nedenle sağ olan anneye ihbarda bulunulması, velayete talip olduğunu açıklaması halinde bu konuda aile mahkemesinde dava açması için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde velayet hakkındaki davanın sonucunun beklenmesi, annenin velayeti istememesi veya açtığı davanın olumsuz sonuçlanması durumunda dava tarihi itibariyle velayet altında bulunmayan küçük E. K.’a vasi tayini ile ilgili bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.03.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

T.C
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/3547
KARAR TARİHİ:12.06.2014

(4721 S. K. m. 404, 426, 431, 439) (6100 S. K. m. 114) (1086 S. K. m. 439)

DAVA: Dava dilekçesinde, kayyım atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm kayyım adayı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR: Kocaeli 1. Aile Mahkemesinin 2013/264 esas sayılı dosyasında devam eden evlat edinmede ana ve baba rızasının aranmaması davasında mahkemece küçük U.’a kayyım atanması ihbar edilmiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar kayyım adayı tarafından görevden kaçınma yönünden temyiz edilmiştir.

Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar kayyım atanmasında da uygulanır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, hakkında kayyım atanması istenilen küçük U., anne N. ile evlilik içi doğum ve babalık karinesi gereği koca Z. üzerine kayıtlıdır. U.’un ana ve babanın boşanmalarından sonra doğduğu, nüfus kayıtları içeriğinden boşanma sonucu Türk Medeni Kanunu’nun 336/son maddesi uyarınca velayet düzenlemesinin yapılmadığı, aynı Yasanın 342/1. maddesi uyarınca veli sıfatını taşıyan yasal temsilcisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarından olup, bu husus kamu düzeniyle ilgilidir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlü olup, usulünce taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilemez. Taraf teşkili sağlanmadan yargılama konusu uyuşmazlık hakkında karar verilmesi halinde, usul hükümlerinin açıkça ihlali söz konusu olduğundan, HUMK’nun 439/2. maddesine göre temyiz incelemesinde re’sen nazara alınarak kararın bozulmasına karar verilebilir.

Mahkemece, davanın kamu düzenini ilgilendirmesi, Türk Medeni Kanunu’nun 404/2.maddesine göre vesayet makamının kendiliğinden el koyma, araştırma, inceleme, karar verme yetki ve görevinin bulunması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca hukuki nitelemenin hakime ait olması da dikkate alındığında davanın; Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesi uyarınca vasi atanması davası olarak görülmesi gerektiği, aslolan velayet olduğundan ana ve babaya davanın ihbar edilerek velayeti isteyip istemedikleri hakkında beyanlarının alınması, istemeleri durumunda dava açmaları için süre verilerek sonucunun beklenmesi ve kayyım atanması davasının velayet sahibi olan ana ya da baba huzuru ile görülerek usulüne uygun olarak taraf teşkilinin sağlanması, aynı Yasanın 426/2. maddesi uyarınca Kocaeli 1. Aile Mahkemesinin 2013/264 sayılı dosyasında küçük ile yasal temsilcinin menfaatinin çatıştığı da gözetilerek davanın kabul edilmesi, velayeti istememeleri ya da dava açmamaları halinde ise vasi atanması yoluna gidilerek, 2013/264 esas sayılı dosyada küçüğün vasi vasıtasıyla temsilinin sağlanması gerekirken eksik hasım ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi HUMK’nun 439/2. maddesi uyarınca doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.06.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 26 Oca 2015, 08:59