Etiket arşivi: VERİLEMEMESİ

GÖREVSİZLİK KARARI / YARGILAMA GİDERLERİ / YENİ YASA İLE GÖREVSİZ HALE GELEN MAHKEME / DAVACI ALEYHİNE YARGILAMA GİDERLERİNE KARAR VERİLEMEMESİ

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2006/1-379
K: 2006/360
T: 7.6.2006
GÖREVSİZLİK KARARI
YARGILAMA GİDERLERİ
YENİ YASA İLE GÖREVSİZ HALE GELEN MAHKEME
DAVACI ALEYHİNE YARGILAMA GİDERLERİNE KARAR VERİLEMEMESİ

1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 413]
1086 s. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU [Madde 417]
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi/m. 7
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görev yönünden reddine dair verilen 23.12.2004 gün ve 2003/199 E. – 2004/473 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 06.06.2005 gün ve 2005/7041-6784 sayılı ilamıyla;
( …Dava, mülkiyetin aidiyetinin tespiti isteğine ilişkin olup, hakemde görülmek üzere açılmıştır.
Yargılama aşamasında yürürlüğe giren 4916 Sayılı Yasa hükmü gözetilerek görevsizlik kararı verilmiş olması doğrudur. Sözü edilen karar ile birlikte hakem ( hakim ) davadan el çektiğine, anılan kararın nihai karar özelliği taşıdığına göre, HUMK’nun 413. maddesi ile 25.04.1945 tarih 21/7 sayılı İnançları Birleştirme Kararı gözetilerek davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, mülkiyetin aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı … Belediye Başkanlığı vekili tarafından, hakem sıfatıyla görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ibraz edilen dava dilekçesinde; davalı Hazine adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazların, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca müvekkiline devri gerektiğini ileri sürerek, taşınmazların davacı adına tespiti ile yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın zamanaşımı ve yasal şartlar oluşmaması nedeniyle reddi gerektiğini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin, “dava tarihinde yürürlükte bulunan 3533 sayılı Zorunlu Tahkim Yasası’nın 4. maddesinde, yargılama sırasında yürürlüğe giren 4916 Sayılı Yasanın 24. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu “taşınmazların aynına yönelik çekişmelerin hakemin görev alanından çıkarıldığı, bu itibarla davanın genel yargı yerinde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle “davanın genel yargı yerinde görülmek üzere görev yönünden reddine, harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına” dair verdiği karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkeme “sonradan yapılan yasa değişikliği sonucu mahkemenin görevsiz hale gelmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görevsiz mahkemede dava açmakta kusuru bulunmayan davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu” gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açıldığı andaki mevzuata göre görevli olan mahkemenin, yargılama aşamasında yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü gereğince görevsiz hale gelmesi nedeniyle görevsizlik kararı vermesi durumunda, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak yargılama giderleri, davada haksız çıkan, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ( HUMK m. 417/1 cümle 1 ). Bir davada her iki taraf da kısmen haklı çıkarsa mahkeme, yargılama giderlerini, haklı çıkma oranına göre taraflar arasında paylaştırır ( HUMK m. 417/1 cümle 2 ).
Hemen ifade edilmelidir ki, yargılama giderlerinin davada haksız çıkmış olan tarafa yükletilmesine ilişkin az yukarıda açıklanan ana kuralın bazı istisnaları vardır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 417’nci maddesinin birinci fıkrasında “kanunen musarrah olan hallerden maadasında” deyimi ile bu istisnalar kastedilmiştir.
Buna göre; davalı, ilk oturumda davayı kabul ederse ve hal ve durumu ile kendisi aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise yargılama giderlerine mahkum edilemez ( m. 94/11 ). Yine, davada haklı çıkmış olan taraf, bilerek ve isteyerek davayı uzatırsa veya gereksiz masraf yaparsa ya da elinde bulunup da hükme etkisi olan belgeleri zamanında karşı tarafa bildirmezse, davayı kazanmış olmasına rağmen yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir ( m. 418 ).
Bundan ayrı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.02.1963 gün ve E: 1963/4-71, K: 1963/21 sayılı kararında da benimsendiği gibi; davanın açıldığı tarihte görevli bulunan bir mahkemenin sonradan çıkan bir yasa ile görevsiz hale gelmesi üzerine verilecek görevsizlik kararında, yanlış mahkemeye dava açmamış olması yüzünden gidere sebebiyet vermiş bulunmayan davacıya gider yükletilmesi düşünülemez.
Nitekim, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/son maddesinde de; kanunlar gereği gönderme, yeni mahkemeler kurulması nedeniyle görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda, yargılama giderlerinden olan avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği öngörülmüştür.
Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, bir kimseye dava giderinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına sebebiyet vermiş olmasıdır.
Somut olayda; davacı belediye başkanlığı tarafından, davalı Hazine aleyhine mülkiyetin aidiyetinin tespiti istemiyle 12.03.2003 tarihinde hakem sıfatıyla açılan davanın yargılaması sırasında, 3533 Sayılı Kanunun 4. maddesini değiştiren 4916 Sayılı Kanunun 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle hakem, taşınmazların aynına yönelik uyuşmazlıklarda görevsiz duruma girmiş ve bu nedenle görevsizlik kararı verilmiştir. Bu haliyle davacının, davalı tarafın gider yapmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemez.
Hal böyle olunca, sonradan çıkan kanun ile benimsenen hukuk kuralına göre görevsiz hale gelen hakemin verdiği görevsizlik kararı ile, davalı yararına yargılama giderine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya uygundur. Direnme kararı bu nedenle onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince harç alınmamasına, 07.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.