Etiket arşivi: VERİLEMEZ

Anayasa Mahkemesi, Tutukluluğun devamına kısa gerekçelerle karar verilemez

Anayasa Mahkemesi (AYM), tutukluluk halinin devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yeterli olmamasını hak ihlali saydı. AYM, başvuruculara manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

S.D. ile A. G. 5 Ocak 2010 silahlı terör örgütüne üye olmaktan gözaltına alındı ve 8 Ocak 2010’da tutuklandı. Başvurucuların tutukluluk durumu 19 Ekim 2010, 27 Aralık 2010, 26 Ocak 2011, 11 Temmuz 2012 ve 13 Eylül 2013’te incelendi ve atılı suçun vasfı ve mahiyeti, dosya kapsamındaki deliller, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, tutuklu kalınan sürenin verilmesi muhtemel ceza ile orantılı olması gerekçeleri ile tutukluluklarının devamına karar verildi. Hapis ceza alan başvurucuların daha sonra tutukluluk halinin devamına karar verildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozulan karar sonrası başvurucular 21 Mart 2014’te tahliye edildi.

S.D. ile A. G.’nin AYM’ye başvurusunu inceleyen Mahkeme, bir kişinin gerekçeden tamamen yoksun bir yargı kararıyla tutuklanması ve tutukluluğun uzatılmasının kabul edilemez olduğunu bildirdi. AYM gerekçeli kararında şu ifadelere yer verdi: “Tutukluluğu meşru kılan gerekçeler gösterilerek bir zanlı ya da sanığın tutuklanmasının keyfi olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak aşırı derecede kısa gerekçelerle ve hiçbir yasal hüküm gösterilmeden tutuklama kararı vermek ya da tutukluluğu devam ettirmek bu çerçevede değerlendirilmemelidir. Ayrıca itiraz veya temyiz merciinin, itiraz veya temyiz incelemesine konu mahkeme kararma ve bu karardaki gerekçelere katıldığı durumlarda, buna ilişkin kararını ayrıntılı olarak gerekçelendirmemesi, kural olarak, gerekçeli karar hakkına aykırılık teşkil etmez.”

Tutukluluğa itiraz ve itirazın reddine ilişkin kararların gerekçelerinin incelendiğinde, tutukluluğun devamının hukuka uygunluğu, tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olmadığı ve aynı hususların tekrarı niteliğinde olduğu bilgisi verilen Mahkeme kararında, tutukluluk halinin devamına ilişkin gerekçelerin ilgili ve yeterli olduğunun söylenemez olduğuna vurgu yapıldı. AYM, ilgili ve yeterli olmayan gerekçelere dayanılarak başvurucuların özgürlüğünden mahrum bırakıldığı dikkate alındığından söz konusu tutukluluk süresinin kabul olmadığını kaydetti.

‘Tutukluluğun makul süreyi aştığı ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yeterli olmadığı’ yönündeki iddialara ilişkin Anayasa’nın 19. maddesinin 7. fıkrasının ihlal edildiğine karar veren AYM, başvuruculara ayrı ayrı 3 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Yargıtay Ceza Daireleri Kararları • İNANDIRICI OLMAYAN SAVUNMAYA İTİBAR EDİLEREK KARAR VERİLEMEZ

C.M.K-MADDE 177
SANIĞIN SAVUNMA DELİLLERİNİN TOPLANMASI İSTEMİ

(1) Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir.

(2) Bu dilekçe üzerine verilecek karar, kendisine derhâl bildirilir.

(3) Sanığın kabul edilen istemleri, Cumhuriyet savcısına da bildirilir.

T.C.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2013/20837
KARAR NO. 2014/11812
KARAR TARİHİ. 5.5.2014

ÖZET : Sanık, kendisinde bulunan motosikleti takas ederek suça konu motosikleti aldığını beyan etmiştir. Takas edilen motosikletin kim adına kayıtlı olduğu ve sanığın takas ettiğini iddia ettiği kişinin açık adresinin sorularak soy isim fihrist defteri ile işyerlerinin bulunduğu çevredeki resmi kurumlar ile Vergi Dairesi Müdürlüğündeki kayıtlardan yararlanılması suretiyle açık kimlik bilgileri adresi tespit edilerek şahsın dinlenmesinden sonra deliller bir bütün halinde değerlendirilerek suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir. İnandırıcı olmayan savunmaya itibar edilerek eksik soruşturma ile karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1-Sanıklar … ile … hakkında verilen beraat kararlarının temyiz incelemesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

2- Sanık M.G. hakkında verilen hükmün temyiz incelemesinde;

O yer C.Savcısının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;
Kendisinde bulunan motosikleti A. Ö. adlı kişi ile takas ederek suça konu motosikleti aldığını beyan eden sanığın savunması doğrultusunda, takas ettiği motosikletin kim adına kayıtlı olduğu ve A. Ö. adlı şahsın açık adresinin sorularak soy isim fihrist defteri ile işyerlerinin bulunduğu çevredeki resmi kurumlar ile Vergi Dairesi müdürlüğündeki kayıtlardan yararlanılması suretiyle açık kimlik bilgileri adresi tespit edilerek adı geçen A. Ö. adlı şahsın dinlenmesinden sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, inandırıcı olmayan savunmaya itibar edilerek eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — 18 Oca 2015, 19:58


Yetki Uyuşmazlığı Çözülmedikçe Feragat Nedenine Dayalı Karar Verilemez

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 21.05.2012 Esas: 2011/6798 Karar: 2012/13707

Yetki Uyuşmazlığı Çözülmedikçe Feragat Nedenine Dayalı Karar Verilemez; Feragat Nedeniyle Dava Ancak Yetkili Mahkemece Karara Bağlanabilir.

Özet: Yetki itirazı ilk itirazlardan olup her şeyden önce bu hususun hadise şeklinde incelenmesi gerekir. Yetki uyuşmazlığı çözülmedikçe feragat nedenine dayalı karar verilemez. Feragat nedeniyle dava ancak yetkili mahkemece karara bağlanabilir. Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Feragat nedeniyle verilecek karar tarafların yararına veya zararına sonuç doğuracağından yetkili mahkemece verilmesi zorunludur.

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.95.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 116, 130, 307.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.:
Feragat ve kabul kat’i bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder (HUMK. Md. 95, HMK. Md. 307). Bu işlemin yetkisiz mahkeme önünde yapılmış olması o işlemi geçersiz hale getirmez. Ancak davanın feragat ile sonuçlandığı, bu sebeple reddi yönündeki karar bir tespit kararıdır. Feragatın usul hükümlerine uygun yapıldığını, bununla davanın son bulduğunu tespit eder. Bu nedenle temyizi kabildir. Karar tarafların yararına veya zararına sonuç doğuracak nitelikte olduğundan yetkili mahkemece ittihazı zorunludur. Davalı süresinde yetki itirazında bulunmuş, davacı ise davadan feragat etmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olup her şeyden önce bu hususun hadise şeklinde incelenmesi lazım gelir (HMK. Md. 116-130). Yetki uyuşmazlığı çözülmedikçe feragat sebebiyle hüküm tesis edilemez. Feragat sebebiyle dava ancak yetkili mahkemece karar bağlanabilir. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi. 21.05.2012

Karşı Oy Yazısı
Boşanma davası 10.03.2011 tarihinde açılmış, davalı süresi içinde yetki itirazında bulunmuş, bu itiraz incelenip sonuca bağlanmadan, davacı 09.06.2011 tarihli ilk oturumda davadan feragat etmiştir. Davadan feragat, davacının, üzerinde tasarruf hakkında sahip olduğu davayı sona erdiren tek taraflı bir irade açıklaması olup, bu beyan mahkemeye ulaştığı anda kesin hükmün hukuki neticelerini kendiliğinden hasıl eder (HUMK, md. 95/1). Feragatle, dava sona erer ve derdestlik vasfını kaybeder. Böyle bir durumda, dava açılmasının usul hukuku bakımından sonucu olan “mahkemenin davayı inceleme zorunluluğu” kalmaz. Eş deyişle, dava açılmasının maddi hukuk ve usul hukuku açısından doğurduğu sonuçlar da, feragatle ortadan kalkar. Bunun sonucu olarak mahkemenin, ileri sürülen yetki itirazını inceleyip sonuca bağlaması da artık gerekmek. Sayın Çoğunluk “yetki itirazı çözülmedikçe feragat sebebiyle hüküm tesis edilemez” görüşündedir. Bu görüşün kabulü, feragatin davaya son veren bir taraf işlemi olması özelliği ile bağdaşmaz. Bu durum ilk itirazla ilgili delil toplanmasını gerektireceği gibi, sona ermiş bir davayı, her türlü usulü işlemi yapılmasına açık hale getirir. Bu şekilde davaya devam olunması, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğinde bu yönde karar tesisini, kesinleşmesi halinde davacıya feragat ettiği bir dava için yetkili mahkemeye başvurma zorunluluğunu yükler. Böyle bir başvuru yapılmadığı takdirde de usulen “davanın açılmamış hale gelmesi” sonucunu hasıl eder. Bu ise, “davadan feragatin” kesin hüküm etkisini ortadan kaldırır. Bu bakımdan Sayın Çoğunluk görüşüne katılmak mümkün olmamış, yerel mahkemece davanın feragat sebebiyle reddedilmesinde bir yanlışlık görülmemiştir. Açıklanan sebeple Sayın Çoğunluğun bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.

Üye Üye
Mahmut Kamacı Mustafa Ateş

YARGITAY16. Hukuk Dairesi 2010/4819 E.N , 2010/5766 K.N.-BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞI ADİ ALACAKTIR-CEZA VERİLEMEZ

YARGITAY16. Hukuk Dairesi 2010/4819 E.N , 2010/5766 K.N.

 

İlgili Kavramlar

 

NAFAKA HÜKMÜNE UYMAMAK

 

 

İçtihat Metni

 

Nafaka hükmüne uymamak eyleminden borçlu Yılmaz hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair (Kastamonu Birinci İcra Mahkemesi)'nin 10.12.2009 tarihli ve 2009/753 Esas, 2009/1135 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile sanığın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin (Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 15.01.2010 tarihli ve 2010/41 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

 

Tebliğname ile;

 

1- Sanık hakkında Kastamonu Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi'nin 2009/17 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında 11.02.2009 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren hükmolunan tedbir nafakasının tahsili için takip yapıldığı, 8 aylık birikmiş nafaka alacağının ödenmemesi üzerine şikayette bulunulduğu olayda, eylemin suç oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,

 

2- Nafaka hükmüne uymamak eyleminden 2004 sayılı Kanun'un 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılmasında,

 

İsabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19.05.2010 gün ve B.03.0.CIG.0.00.00.04-105-37-2644-2010/5823/31859 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 03.06.2010 gün ve K.Y.B.2010/133353 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,

 

Gereği görüşüldü:

 

Somut olayda; borçlu hakkında Kastamonu İkinci İcra Müdürlüğü'nün 2009/2015 Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, borçluya çıkarılan ödeme emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup, aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe suçunu oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

 

Bozma kararının niteliği dikkate alındığında Yargıtay C.Başsavcılığı'nca (2) nolu bozma nedenini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.

 

Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı'nca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görüldüğünden, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15.01.2010 tarih ve 2010/41 değişik iş sayılı kararının (BOZULMASINA),

 

Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;

 

Borçlu sanık Yılmaz'ın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı tazyik hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet kararının çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 04.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİEsas No: 2010/4819Karar No:2010/5766

 

2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/340/344

 

Nafaka hükmüne uymamak eyleminden borçlu hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair Kastamonu 1. İcra Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2009/753 Esas 2009/1135 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile sanığın 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 15/01/2010 tarihli ve 2010/41 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:

 

Tebliğname ile:

 

1- Sanık hakkında Kastamonu Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2009/17 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında 11/02/2009 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren hükmolunan tedbir nafakasının tahsili için takip yapıldığı 8 aylık birikmiş nafaka alacağının ödenmemesi üzerine şikayette bulunulduğu olayda eylemin suç oluşturmayacağı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,

 

2- Nafaka hükmüne uymamak eyleminden 2004 sayılı Kanun'un 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılmasında, isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İsleri Genel Müdürlüğü'nün 19/05/2010 gün ve B.03.0.CIG.0.00.00.04-105-37-2644-2010/5823/31859 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C Başsavcılığının 03.6.2010 gün ve KYB 2010/133353 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,

 

Gereği görüşüldü:

 

KARAR : Somut olayda, borçlu hakkında Kastamonu 2. İcra Müdürlüğü'nün 2009/2015 Esas sayılı dosyası ile yapılan takipte, borçluya çıkarılan ödeme emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olup aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe suçunu oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

 

Bozma kararının niteliği dikkate alındığında Yargıtay C Başsavcılığınca ( 2 ) nolu bozma nedenini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.

 

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığınca kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görüldüğünden, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 15 1 2010 tarih ve 2010/41 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK.nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; borçlu sanığın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı tazyik, hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına hakkındaki mahkumiyet kararının çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 04.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

 

"birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olup ve bu alacağa ilişkin ödememenin İİK 344.maddesinde belirtilen suçu oluşturmayacağı,borçlu sanığın icra emrinin tebliğinden şikayet tarihine kadarki sürede en az bir aylık cari nafaka alacağının bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi mümkün değildir…"(YAR CGK.18.03.1991 gün 1991/53 E 1991/79 K.)

 

"Sanığa icra emrinin tebliği tarihi ile şikayet tarihi arasında işlemiş aylık cari nafaka alacağı bulunmadığı gibi takip konusu yapılan birikmiş nafaka alacağı da adi alacak niteliğinde olduğundan dolayı İİK 344.maddesinde yazılı olan suçun oluşmayacağı gözetilmeden karar verilmesi…"(YAR 8CD 01.05.2000 gün 2000/805 E. 2000/7618 K.)"

 

"Takip talebinde birikmiş nafakanın yanında cari nafakanın da istenmesi halinde;icra emrinin tebliğinden şikayet tarihine kadar işlemiş cari nafaka bulunup bulunmadığı;nafaka ilamının kesinleşip kesinleşmediği de araştırılarak sonuca göre hüküm kurulması gereklidir."(YAR 8 CD 11.11.1996 gün 1996/13508 E 1996/14017 K)