Etiket arşivi: Y20HD

Y20HD 8.4.2009 E.2009/3697 – K.2009/6045


 Y20HD 8.4.2009 E.2009/3697 – K.2009/6045

– TAPU İPTALİ (2/B Uygulaması)

– KESİN HÜKÜM (Orman Kadastrosu – 2/B Uygulaması)

– ORMAN NİTELİĞİNİ KAYBEDEN YERLER (Mülkiyet İhtilafı – Kesin Hüküm) –

3116 Sa.Ka. – HUMK.237 – 6831 Sa.Ka.2

Dava, orman kadastro sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dava konusu parseller için, davalı tarafından daha önce açılan 2/B şerhinin silinmesine dair kesinleşen kabul kararı, derdest davada da kesin hüküm oluşturduğundan, Hazinenin aynı sebeple açtığı tapu iptali davasının reddine dair karar usul ve kanuna uygundur.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı Hazine vekili, tapuda davalı adına kayıtlı Muallim Köy 243 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 10 ve 11 parsellerin 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığını belirterek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan kararın davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.2.2008 gün 2007/18224-2008/2535 sayılı kararıyla “davalıya yapılan duruşma günü tebliğinin usulüne uygun olmadığı ve bu nedenle savunma hakkının kısıtlandığı” gerekçesiyle diğer konular incelenmeden bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra, davalı Alaaddin Kaya`nın Hazine ve Orman Yönetimini hasım göstererek açtığı ve mahkemenin 2000/394-2001/284 sayılı 2/B şerhinin silinmesi davasında verilen hükmün kesin hüküm olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, orman kadastro sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Yörede, 1948 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu 1951 yılında 5653 Sayılı Yasaya göre makiye ayırma işlemi, 1991 yılıda 3302 – 3373 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.

İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava konusu parsellerin geldiği olan parsellerin orman kadastrosu sonucu oluşturulan Piyamlar Bayırı ve Aksoy Devlet Ormanına ait Haziran 1949 tarih 69 nolu tapu revizyon gösterilerek orman niteliği ile Hazine adına tescil edilmişse de Hazine tarafından Dilovası Belediyesine 1989 yılında devredildiği ve daha sonra Belediye tarafından ifraz edilip birçok kişiye satıldığı ve satın alan kişinin de davalıya sattığı, davalı Alaaddin`in, Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açtığı dava sonucu taşınmazın orman sayılmayan yer olduğu gerekçesiyle dava konusu parseller üzerindeki 2/B madde şerhinin silinmesine dair verilen kararın 1. Hukuk Dairesinin 28.11.2001 gün ve 12454/12908 sayılı kararı ile onanıp kesinleştiği, sözü edilen ve taraflar arasında kesin hüküm oluşturan mahkeme kararı yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılmadıkça kesin hükme değer verilmesi gerektiği gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre,

SONUÇ: Davacı Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.20.H.D. 8.4.2009 E.2009/3697 – K.2009/6045

PicLensButton Y20HD 8.4.2009 E.2009/3697 – K.2009/6045

Y20HD 16.3.2009 E.2009/1966 – K.2009/4258


 Y20HD 16.3.2009 E.2009/1966 – K.2009/4258

– ZİLYETLİKLE İKTİSAP (Tapusuz Yer – Orman Kadastrosu – Arazi Kadastrosu)

– KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ

– TAHDİDİN KESİNLEŞME TARİHİ

– MEMLEKET HARİTASI ORMANDAN TOPRAK KAZANMA

– İMAR / İHYA  (Ev Yapmak)

– EV YAPMAK (İmar İhya) –

TMK.713 – 3402 Sa.Ka.14, 16,17,45 – 5304 Sa.Ka.14 – 6831 Sa.Ka.17/2 – 4785 Sa.Ka. –
Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik 26/a
An. Mah.1.6.1988 gün 31/13 Sa.Ka. –
An. Mah.14.3.1989 gün 35/13 Sa.Ka. –
An. Mah.13.6.1989 gün 7/25 Sa.Ka.

Tapusuz yeri zilyetlikle iktisap davasında taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşlarının en fazla 10 olduğu göz önünde bulundurularak zilyetlik süresi bakımından yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Orman Kadastrosu Yönünden de:
a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda ziraat mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,
c) Taşınmazın memleket haritasındaki ve arazideki eğimi eğim ölçer ile orman bilirkişiye ölçtürülerek, gerçek eğimi sağlıklı bir şekilde saptanmalıdır.
AYRICA:
3402 Sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3.7.2005 gün ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları veya taşınmazın satın alındığı önceki malikler yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri Cemilli Köyü Belen mevkiinde bulunan toplam 1 parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, dava dilekçesinde sınırları yazılı 27.5.2008 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 16083,93 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı Mustafa Yıldırım adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1982 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.

Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1986 yılında yapılmış ve sonuçlan 24.9.1986 – 23.10.1986 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.

Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davalı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır.

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1982 yılında yapılan orman kadastrosuna ait sonuçlarının askı ilan tutanağı dosyada bulunmadığından tahdidin hangi tarihte kesinleştiği anlaşılamamıştır. Öncelikle yapılan orman kadastrosunun hangi tarihte kesinleştiği orman yönetiminden sorularak, sonuçlarının askı ilan tutanağı istenmelidir.

1986 yılında yapılan ilk tesis kadastrosunda tapulaması yapılan komşu ve yakın komşu parsellere ait tapulama tutanak örnekleri ile varsa dayanağı tapu ve vergi kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilerek, mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişi yardımı ile uygulanmamış, dava konusu taşınmazların yönünü ne olarak okuduğu saptanmamış, uzman orman bilirkişiye usulüne uygun orman araştırması yaptırılmamış, taşınmazın eğimi şüpheye   yer   vermeyecek şekilde saptanmamış, 1980`li yıllara ait hava fotoğrafları incelettirilmemiş, keşifte taşınmazın konumu, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve çevre taşınmazlara göre arz ettiği özellikleri belirtir hakimin gözlemi zabta yazılmamış, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususundaki, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, taşınmazın fotoğrafları çektirilerek rapora eklenmemiştir.

Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen  Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.3.1989 gün ve  35/13 E.K. ve 13.6.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın  14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Böylesine yapılacak bir araştırma sonucunda taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun saptanması halinde zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılması gerekir.

3402 Sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14 maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava ya da kadastro tesbit tarihinden 15-20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip kesin olarak belirlenmesi gerekir.

Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.Y.`nın 713. maddesine dayanılarak   açılan   davalarda   dava   tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23.6.2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BOHHBUY (Büyük Ölçekli Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da   içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında   20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;

1) Orman sayılan yerlerden veya 3402 Sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi,

2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması,

3) İl, İlçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması,

4) Dava veya kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,

5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K.`nun 22.3.1995 gün 1994/8-873-216 ve 19.2.1997 gün 1996/8-768-100 ve 24.9.1997 gün 1997/20-372-718 ve-18.2.1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),

6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın   6831 Sayılı Yasanın 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. Maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.)

7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.1.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.5.2004 gün  2004/8-242-292 ve 12.3.2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları)

8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.2.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),

9) Kadastro (Tapulama) mahkemesince orman sayılan yer olması nedeniyle hükmen tescil harici bırakılan yerlerden olduğunun (Bu tür yerler,  Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ve 2. fıkrası gereğince Devlet Ormanı olarak   sınırlandırılması zorunludur.) anlaşılması (H.G.K…`nun  15.3.2006 gün  2006/8-106-68 sayılı kararları), hallerinde, özel ve tüzel kişiler adlarına  özel mülk niteliğiyle tapuya tescil edilemeyeceğinden başka bir araştırmaya gerek olmadan kişilerin davasının reddine, Hazine yada Orman Yönetiminin davası varsa kabulüne karar verilmelidir.

Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşlarının en fazla 10 olduğu   gözönünde bulundurularak zilyetlik süresi bakımından yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca;

a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda ziraat mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,

b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,

c) Taşınmazın memleket haritasındaki ve arazideki eğimi eğim ölçer ile orman bilirkişiye ölçtürülerek, gerçek eğimi sağlıklı bir şekilde saptanmalıdır.

3402 Sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3.7.2005 gün ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları veya taşınmazın satın alındığı önceki malikler yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.20.H.D. 16.3.2009 E.2009/1966 – K.2009/4258

PicLensButton Y20HD 16.3.2009 E.2009/1966 – K.2009/4258

Y20HD 8.7.2009 E.2009/9195 – K.2009/11531


 Y20HD 8.7.2009 E.2009/9195 – K.2009/11531

– ORMAN KADASTROSU DIŞINDA KALAN YERLER (Orman İdaresinin Tapu İptali Davası)

– ORMAN İDARESİNİN TAPU İPTALİ TALEBİ (Orman Kadastrosu Dışında Kalan Yerler)

– ORMAN KADASTROSUNUN HATAEN İKİNCİ KEZ YAPILMASI YOLSUZ TESCİL (İkinci Kadastro) –

TMK.1025,1026 – MK.(Mülga) 934 – İsviçre MK.976 –  3402 Sa.Ka.12,22/1

1. Orman Yönetiminin Kesinleşen Orman Kadastrosu dışında kalan yer için, açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddi gerekir;   Hak düşürücü süre sebebiyle davanın reddine dair verilen karar sonucu itibariyle doğrudur.
2. Kadastro kesinleştikten sonra, aynı yer için hataen tekrar kadastro yapılması halinde; ikinci kadastro yolsuz olup,  bütün sonuçları ile geçersizdir.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı Orman Yönetimi, Evcili Köyü 193 ada 22 parsel sayılı 1380 m2 yüzölçümündeki taşınmazın yörede yapılan ve 16.11.1982 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Mahkemece, 5841 Sayılı Yasa ile değişik   3402 Sayılı Yasanın 12. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı   Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 16.11.1982 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 1991 yılında yapılan ve 13.6.1991 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu bulunmaktadır.

Mahkemece, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin gerekçesi dosya kapsamına uygun olmamakla birlikte karar sonucu itibariyle doğrudur. Çünkü; dava konusu taşınmaz, orman kadastro tutanaklarına göre kesinleşen orman kadastrosunun sınırları dışında kalmaktadır. Dava konusu taşınmaz, 1982 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalmış olsa idi orman kadastrosu daha önce yapılıp kesinleştiğinden ve taşınmaz orman kadastro sınırları içinde olacağından, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturacaklarından, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın   1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.`nın 1026. (E.M.Y. 934. – İsviçre 976) maddesi gereğince sicil hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edilebilecek ve bu halde 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağı da bulunmayacaktı. Ne var ki; somut olayda, dava konusu taşınmaz orman kadastro sınırlarının dışında kalmaktadır.

SONUÇ: Mahkemece bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, karar sonuç olarak doğru olduğundan hükmün bu gerekçelerle ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.20.H.D. 8.7.2009 E.2009/9195 – K.2009/11531

PicLensButton Y20HD 8.7.2009 E.2009/9195 – K.2009/11531

Y20HD 6.7.2009 E.2009/9150 – K.2009/11222


 Y20HD 6.7.2009 E.2009/9150 – K.2009/11222

– ZİLYETLİKLE İKTİSAP (Orman Tahdidi Dışında Bırakılan Yerler)

– ORMAN TAHDİDİ DIŞINDA BIRAKILAN YERLER (Zilyetlikle İktisap) –

TMK.713 – 3402 Sa.Ka.14,17

Zilyetlikle İktisap Davasına konu taşınmazın tespit tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğunun belirlenmesi olgusu karşısında taşınmazın orman olmadığı,   ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilecek ve tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas olacaktır. Başka bir anlatımla, yörede yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden o tarihe kadar süren zilyetliğe değer verilemeyecektir.

DAVA ve KARAR:

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Musalı köyü Kocadere/Karabucak mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni yasının 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın adlarına tescilini istemiştirler. Mahkemece, davanın kabulü ile (A) ile gösterilen 3456,58 m2 ve (B) ile gösterilen 4533,68 m2 yüzölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı  Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılan ve 25.1.1990 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1978 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında  20 yıllık süre geçmiştir.

Davaya konu taşınmazlar, 1973 yılında yapılan genel kadastro sırasında orman sayılan yerlerden olması nedeniyle ORMAN niteliğiyle tespit dışı bırakılmış ve işlem kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın tespit tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğunun belirlenmesi olgusu karşısında taşınmazın orman olmadığı, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilecek ve tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas olacaktır. Başka bir anlatımla,   yörede yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden o tarihe kadar süren zilyetliğe değer verilemeyecektir (Yüksek H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 Sayılı kararı da bu yöndedir). Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 1990 yılında yapılmış ve 25.1.1990 tarihinde ilan edilerek  25.7.1990 tarihinde kesinleşmiş ve çekişmeli taşınmazlar orman sınırları dışında bırakılmıştır. Taşınmazın Medeni yasanın 713 maddesi ve 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, genel arazi kadastrosu ve orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Somut olayda toplanan delil ve belgelere göre, taşınmazların genel arazi kadastrosu sırasında tespit dışı bırakılma işlemi ile orman kadastrosu sırasında orman sınırları dışına çıkarılma işleminin yapılıp kesinleştiği 25.7.1990   tarihi ile temyize konu davanın açıldığı   27.5.2004 tarihleri arasında 20 yıllık yasal edinme süresi dolmamış olup, kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.

Y.20.H.D. 6.7.2009 E.2009/9150 – K.2009/11222

PicLensButton Y20HD 6.7.2009 E.2009/9150 – K.2009/11222