Etiket arşivi: YAZILAN

Yargıtay, 8 punto ile yazılan kararı bozdu 12 punto Times new roman olmalı dedi

Zor okunduğu gerekçesiyle 8 punto boyutuyla yazılan mahkeme kararını bozan Yargıtay, resmi yazışmalarda, ‘Times New Roman’ yazı tipi ve 12 punto boyutunun kullanıldığını hatırlattı

Yargıtay, bütün resmi yazışmalarda, “Times New Roman” yazı tipi ve 12 karakter boyutunun kullanılması gerektiği gerekçesiyle 8 karakter boyutu ile yazılan mahkeme kararını bozdu. Yargıtay kararında mahkemenin gerekçeli kararda kullandığı 8 karakter yazı boyutunun “çok küçük olduğunu, kararın okunmasında ve dolayısıyla anlaşılmasında güçlük yarattığını” bunun da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki “hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması” ilkesine aykırı olduğu belirtildi.

Küçük yazılmış, zor okunuyor
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, önüne gelen bir temyiz başvurusunda çarpıcı bir karara imza attı. Finansal kiralama konusu malların icra takibine konu olup olamayacağına ilişkin davada daire, önce kararın onanmasına karar verdi. Ancak onama kararına yapılan karar düzeltme başvurusu üzerine önceki kararını kaldıran daire, dava konusu olayda yerel mahkemenin, “finansal kiralama sözleşmesinin olup olmadığını araştırmadan hüküm verdiği” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verdi. Ancak dairenin tek bozma gerekçesi bu olmadı. Daire, yerel mahkemenin gerekçeli kararda resmi yazışma kurallarına aykırı davrandığını da belirterek alışılmadık bir bozma kararı verdi.
Kararda 2 Kasım 2004 tarihli Resmi gazete’de yayımlanan, “Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” hükümleri ile resmi yazışma kurallarının belirlendiğine dikkat çekilerek şöyle denildi:

Times New Roman ve 12 punto
“Yönetmeliğin 2. maddesi gereği bu yönetmelik tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla mahkeme kararlarının şekil olarak yazımında da uyulması gereken yönetmeliğin 8. maddesi gereği, ‘Times New Roman’ yazı tipi ile (12) karakter boyutunun kullanılması esastır. Mahkeme kararında kullanılan (8) karakter yazı boyutu ise çok küçük olup, kararın okunmasında ve dolayısıyla anlaşılmasında güçlük bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin 2. fıkrasında da belirtildiği üzere; hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması gerekirken anılan yazım kurallarına uyulmaması da doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay kararında bu gerekçelerle şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulüne ve dairenin daha önce verdiği onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği belirtildi.

Yeni bir bozma nedeni
Yargıtay’ın bu kararıyla Times New Roman yazı tipi ile ve 12 karakter boyutu kullanılmadan yazılan mahkeme kararlarının, “hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması” kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasının da önü açıldı.

Yargıtay, Bütün Deliller Toplanmadan Yazılan İddianame Reddedilir

Yeni kurulan Yargıtay 13.Ceza Dairesi, Türkiye’deki uzun yargılamaları yakından ilgilendiren ve şüphelilerin haklarının korunmasına yönelik önemli bir karar verdi. Yargıtay 13.Ceza Dairesi, savcılara “Soruşturma uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinde yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan bir iki celsede yargılama bitirilmeli” uyarısı yaptı. Yargıtay, bütün deliller toplanmadan iddianame hazırlanmamasını isterken, özellikle beraat alacağı düşünülen kişiler hakkında filtre uygulanmasını istedi.

Mahkeme dosyayı kabul etmedi

Yargıtay 13.Ceza Dairesi, uzun yargılama ve soruşturmalarda yaşanan sıkıntıları pratikte gidermeyi öngören önemli bir karar aldı. Dairenin 2 Şubat 2012’de oybirliği ile aldığı kararda, yerel mahkemelerin şüphelilere isnat edilen suçun oluşumu hakkında şüpheye yer bırakmayacak deliller toplanmadan hazırlanan iddianameleri kabul etmemeleri istendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılğı’nca R.K isimli vatandaş hakkında yürütülen ‘nitelikli dolandırıcılık ve muhafaza altına alınmış eşya hırsızlığı’ndan soruşturma başlattı. Soruşturmasın tamamlayan Savcılık 19 Ekim 2010’da iddianamesini Ankara 11.Asliye Ceza Mahkemesi’ne sundu. Mahkeme, eksik soruşturma yapıldığı ve şüphelinin ifadesi alınmadığnı belirterek iddianameyi iade etti. Savcılığın itiraz ettiği Ankara 8.Ağır Ceza Mahkemesi de “değişik iş” kararıyla başvuruyu reddetti. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı karara Yargıtay nezdinde itiraz etti.

Lekelenmeme hakkına dikkat

Dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesi de mankeme kararını eyiren buldu. Yargıtay kararında yeni ceza mevzuatına “iddianamenin iadesi” kurumu getirildiğini hatırlatarak, “Soruşturma uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede yargılamanın bitirilmesi hedeflenmiştir” dedi. Yargıtay, kişilerin “lekelenmeme hakkı” gözetilerek suçun oluşumu hakkında şüpheye yer bırakmayacak deliller toplanmadan iddianame hazırlanmamasını istedi. Yargıtay, “Cumhuriyet savcıları makul sürede bütün delilleri toplamalı, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmalı, yani bir nevi filtre görevi yapmalıdır” dedi.

Savcıların görevi filtreleme 

Yargıtay, soruşturmalar sırasında Cumhuriyet savcılarının “bir nevi filtre görevi yapmaları” gerektiğinin altını çizdi. Yargıtay, bu prensiplerin hayata geçirilmesi için CMK’da değişiklikler yapıldığını ve savcılara sanıkların lehine olan delilleri toplama, şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirildiğini hatırlattı. Ret kararının gerekçesinde ‘suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil toplanmadan’ hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir” denildi.

2 milyon soruşturma davaya dönüşmedi

Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre 2010 yılında Cumhuriyet Başsavcılıklarınca 5 milyon 496 bin 895 soruşturma açıldı. Bunların yüzde 36’sına denk gelen 1 milyon 996 bin 690 dosya hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. Soruşturma dosyalarının ancak yüzde 52’sine denk gelen 2 milyon 881 bin 643’ü hakkında kamu davası açıldı. Geriye kalan yaklaşık yüzde 12 hakkında ise “yetkisizlik, görevsizlik, birleştirme, başka büroya gönderme” gibi kararlar alındı.

TAPU SİCİLİNDE YANLIŞ YAZILAN KİMLİK BİLGİLERİNİN DÜZELTİLMESİ / TAVZİH

T.C.
YARGITAY
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E. 2006/6058
K. 2006/7309
T. 22.6.2006
TAVZİH
TAPU SİCİLİNDE YANLIŞ YAZILAN KİMLİK BİLGİLERİNİN DÜZELTİLMESİ
4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 1027]
Davacı tarafından, davalı aleyhine 20.12.2005 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen 6.3.2006 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava; tapu sicilinde yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Malike ait kimlik bilgisi, mülkiyeti doğuran olay hangi nedene dayalı olursa olsun yanlış yazılmış ise, bunun düzeltilmesinde hukuki yararı olan malik yada ilgilisi düzeltme isteyebilir. Kadastro yargılaması sırasında adına mülkiyet tesis edilecek kişinin kimliğine ait bilginin mahkeme hükmüne eksik yazılması halinde bu eksikliğin tavzihen düzeltilmesi istemi hükmün infazına kadar mümkündür. Kadastro Mahkemesi ilamı tapu kütüğü oluşturulmakla artık infaz edilmiş durumdadır. Yanlışlığın varlığı da ortada bulunduğuna göre toplanan delillerin takdiri ile işin esası hakkında bir karar verilecek yerde yazılı olduğu gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 22.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

TAPU KÜTÜĞÜ / TAPU KÜTÜĞÜNE HATALI YAZILAN KİMLİK BİLGİLERİ

T.C.
YARGITAY
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E. 2006/2745
K. 2006/4007
T. 5.4.2006
TAPU KÜTÜĞÜ
TAPU KÜTÜĞÜNE HATALI YAZILAN KİMLİK BİLGİLERİ
4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 1027]
Tapu Sicil Tüzüğü m.25,87
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 19.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2005 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, tapu kütüğüne hatalı yazılan kimlik bilgilerinin nüfus bilgilerine uygun hale getirilmesi istemi ile açılmıştır. Mahkemece istek kabul edilmiş, hükmü davalı idare temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Mülkiyet hakkının tescili başlıklı Tapu Sicil Tüzüğünün 25. maddesinde kütük sahifesi malik sütununda malikin adı, soyadı ve baba adı, edinme nedeni tarih ve yevmiye numarasının yazılacağı hükmü bağlanmıştır. Başka bir anlatımla bu bilgiler dışındaki bilgiler kütüğün malik sütununa geçirilmez. Bundan dolayı sayılanların dışında kütükte düzeltme veya ekleme suretiyle yazım davası dinlenemez.
Şayet kadastro tespitleri sırasında yapılan bir yanlışlık söz konusu ise bunun incelenerek düzeltilmesi Tüzüğün 87. maddesince Tapu Sicil Müdürlüğüne aittir. Açıklanan nedenle mahkemenin kütüğün malik sütununa o sütunda yer verilmediği halde `anne` adı olarak Ayşe’nin ilave edilmesi yasaya aykırı olmuştur. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİNDE YANLIŞ YAZILAN ANA BABA ADININ DÜZELTİLMESİ / DELİLLERİN TOPLANMASI

T.C.

YARGITAY

Yirmibirinci Hukuk Dairesi
E: 2005/14005

K: 2006/4355

T: 27.4.2006

İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİNDE YANLIŞ YAZILAN ANA BABA ADININ DÜZELTİLMESİ
DELİLLERİN TOPLANMASI

506 s. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU (1) (2) (4)(5) [ 108]

Davacı işe giriş bildirgesinde yanlış yazılan ana ve baba adının düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Sultan Namazcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Davacı 19009716 sicil numaralı 27.9.1989 tarihli işe giriş bildirgesindeki Şevkiye ve Mehmet olan ana-baba isimlerinin Sadegül ve Ali olarak düzeltilip işe giriş bildirgesinin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne eksik inceleme ile ulaşılmıştır.

Gerçekten Sosyal Güvenlik Sistemimizde hakkı sahibine teslim ederken başka bir hak sahibinin hakkına zarar verilmemesi hususunda duraksamaya sebep olunmaması esas olup bu konuda titizlikle araştırma yapılmalıdır. Bu nedenle, anılan işe giriş bildirgesinde yazılı anne-baba ismine göre böyle bir kişinin var olup olmadığı nüfus idaresinden araştırılmalı. ayrıca davacının Türk vatandaşlığına geçişine ilişkin ilgili nüfus idaresinde bulunan vatandaşlığa alınma evraklarının onaylı suretlerinin getirtilmesi, işe giriş bildirgesindeki fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması işyerinden işyeri evraklarının işe girişte alınan ikametgah senedi ve çalıştığı süre içindeki imzaladığı ücret bordrolarıyla birlikte celbi ile ücret bordrolarındaki imza bölümünden imza incelenmesi yaptırılıp ayrıca davacı ile birlikte çalışan bordro tanıklarının tanık sıfatı ile çağrılıp dinlenmesi tüm toplanacak deliller değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile sonuca varılması bozma nedenidir.

O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.