Etiket arşivi: YOLSUZ

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2004/2220 K. 2004/2748 • TAPU İPTALİ • TESCİL DAVASI • YOLSUZ TESCİL• İYİNİYET• MUVAZAA

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

 

E. 2004/2220    

K. 2004/2748    

T. 11.3.2004

 

 

4721/m.2,988,989,1023

 

 

 DAVA :

 

 Davacı, kayden maliki bulunduğu 855 ada 11 parsel sayılı taşınmazını başka şahısların borcu için ipotek ettiğini, taşınmazının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip sonucu ihale ile davalı Haydar Pala adına tescil edildiğini, satışın iptali için açtığı davanın lehine sonuçlanıp satışın iptal edilmesinden sonra davalı Haydar'ın taşınmazı muvazaalı olarak davalı Özer'e satış suretiyle devir ettiğini ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde 15.000.000.000.TL. tazminatın tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur. 

 

Davalılar, ipoteğe konu borç ödenmeyince taşınmazın ihale ile satıldığını, ihaleye karşı itiraz olmadığından taşınmazın davalı Haydar Pala adına tescil edildiğini, davalı Özer'in taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, tesis edilen kesinleşmiş mahkeme kararının davada taraf olmayan davalı Özer Tarhan'ı bağlamayacağı, tapu iptal ve tescil isteminin yasal dayanağının bulunmadığı, diğer davalıların sebepsiz zenginleşmelerinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. 

 

Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Emine Küçüksözen'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü: 

 

KARAR : 

 

Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının kayden maliki bulunduğu 11 parsel sayılı taşınmaz üzerine dava dışı Metin ve Sebahattin'in borçlarından dolayı davalı Nuriye yararına ipotek tesis ettiği, ipotek alacaklısı Nuriye'nin bu alacağını diğer davalı Haydar Pala'ya temlik ettiği, adı geçenin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yaptığı takip sonucu gerçekleştirilen ihale ile çekişmeli taşınmazı edindiği görülmektedir. Davacının satışın iptali isteği ile Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2001/241 esas sayılı dava sonucu satışın iptaline hükmedildiği ve hükmün 27.09.2001 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. İptal hükmünü takiben davalı Haydar Pala çekişmeli 11 parsel sayılı taşınmazı 15.10.2001 tarihli akitle davalılardan Özer Tarhan'a satış yoluyla intikal ettirdiği de sabittir. 

 

Yukarıda sözü edilen ve satışın iptali ile sonuçlanan hükümle taşınmazın davalı Haydar Pala'ya ihale yolu ile intikalinin sebebini ortadan kaldırdığı, onun adına yapılan tescilin dayanaksız kaldığı, yolsuz hale geldiği kuşkusuzdur. Eldeki davanın davalısı Özer Tarhan, sözü edilen davada taraf değildir. Ne var ki; Haydar Pala adına oluşan yolsuz tescili bilerek taşınmazı edindiği taktirde, adına satış yoluyla yapılan tescile de değer verilemeyeceği muhakkaktır.

 

Nitekim davalı Özer dolaylı savunmasında iyiniyetli olduğunu bildirmiştir. Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.

 

Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini ( herkese açık olmasını ) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke MK.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.

 

 Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.

 

Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.

 

Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

 

Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den ( resen ) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.

 

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, davalı Özer'in temellükünde Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. 

 

SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden Ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.