Yargıtay Ceza Daireleri Kararları • DENETİMİ SERBESTLİK,MÜŞTEKİNİN ZARARININ FAİZİYLE TAHSİLİ,ZARARIN GİDERİLMESİ…

Müştekinin Zararı Suç Tarihinden İtibaren İşleyecek Yasal Faiziyle Birlikte Sanık Tarafından Tamamen Giderilmesi Koşuluyla Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Dair Ağır Ceza Mahkemesinin Kararındaki Yükümlülüğün C. Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’nce Takibi Gerektiği ,5237 S. Türk Ceza Kanunu’nun 52/4 Maddesinde Yer Alan Adlî Para Cezası Olarak Kabul Edilemeyeceği

T.C.
YARGITAY
15. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2011/10004
KARAR NO. 2011/404
KARAR TARİHİ. 14.9.2011

> DENETİMLİ SERBESTLİK— MÜŞTEKİNİN ZARARININ FAİZİYLE TAHSİLİ — ZARARIN GİDERİLMESİNE YÖNELİK YÜKÜMLÜLÜK

5271/m. 231/9
5237/m.52/4

Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği/m.122/1-2

ÖZET : 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/9. maddesindeki zararın giderilmesine yönelik yükümlülüğün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/4 maddesinde yer alan adlî para cezası olarak kabul edilemeyeceği, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği’nin 122/1-2 maddeleri gereğince işlem yapma imkanı bulunmadığı, anılan Yönetmeliğin 79. maddesi uyarıca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/9. maddesi gereğince müştekinin zararının suç tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sanık tarafından tamamen giderilmesi koşuluyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ağır Ceza Mahkemesinin kararındaki yükümlülüğün Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’nce takibi gerektiği cihetle, itirazın kabulü gerekir.

DAVA : Sahte evrak tanzim etmek ve dolandırıcılık suçlarından sanığın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 342/1, 503/1, 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis, 10 ay hapis ve 1.250 yeni Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/9. maddesi gereğince müştekinin zararı olan 1.500 yeni Türk lirasının suç tarihi olan 25/06/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte denetim süresi başlangıcından itibaren birer ay ara ile 4 eşit taksitte sanık tarafından tamamen giderilmesi koşuluyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 27/01/2009 tarihli ve 2008/470 esas, 2009/23 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın yasal süre içerisinde Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmadığından ek karar verilmesi talebine dair Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosu’nun 03/04/2009 tarihli ve 2009/89 Den. Ser. Sayılı yazısı üzerine, müştekinin faiziyle birlikte toplam 3.223 Türk lirası olarak hesaplanan zararının 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinde belirtilen koşullara uygun olarak infazının Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılmasının gerektiği, denetimli serbestlik şube müdürlüğünce infazının yapılmasının usule uygun olmadığından ek karar verilmesine yer olmadığına, kararın infazının sağlanmasına ve infaz dosyasının savcılığa iadesine ilişkin aynı Mahkemenin 15/04/2009 tarihli ve 2008/470 esas, 2009/23 sayılı ek kararına yapılan itirazın reddine dair Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07/05/2009 tarihli ve 2009/786 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14/12/2009 gün ve 2009/14363/70512 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/12/2009 gün ve 2009/289770 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/4 maddesi “Hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.”

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8- c maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanığın “Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir.”

Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği’nin 79/1. maddesindeki “5271 sayılı Kanunun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması hâlinde mahkemece verilen karar Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Sanık hakkında yükümlülük belirlenmesi halinde, karar Cumhuriyet başsavcılığınca denetimli serbestlik genel defterine kaydedildikten sonra şube müdürlüğü veya büroya iletilir.” Aynı Yönetmeliğin 122/1-2. maddelerindeki “Cezanın ertelenmesinde veya koşullu salıvermede yükümlülük belirlenmemesi ve rehber görevlendirilmemesi hâlinde ilâm şube müdürlüğü veya büroya gönderilmeyerek Cumhuriyet başsavcılığınca takip edilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde yükümlülük belirlenmemesi halinde birinci fıkradaki işlemler yapılır.”

Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/9. maddesindeki zararın giderilmesine yönelik yükümlülüğün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/4 maddesinde yer alan adlî para cezası olarak kabul edilemeyeceği, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği’nin 122/1-2 maddeleri gereğince işlem yapma imkanı bulunmadığı, anılan Yönetmeliğin 79. maddesi uyarıca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/9. maddesi gereğince müştekinin zararı olan 1.500 yeni Türk lirasının suç tarihi olan 25/06/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sanık tarafından tamamen giderilmesi koşuluyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 27/01/2009 tarihli ve 2008/470 esas, 2009/23 sayılı kararındaki yükümlülüğün Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’nce takibi gerektiği cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

Gereği düşünüldü:

KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden itiraz üzerine Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 07.05.2009 gün ve 2009/786 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 4.fıkrası uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmek üzere dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bilgiler: Tarih-Gönderici: hukukçu — Sal Mar 17, 2015 4:21 pm


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir