Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı, İcra’da Yetkili Yer

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/12-260 K. 2004/249  T. 5.5.2004
• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( İlamsız Takip/Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer – Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını ve Herhangi Bir Taahhüdün Varlığını İspatlayamaması )
• İLAMSIZ TAKİPTE YETKİ ( Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını ve Herhangi Bir Taahhüdün Varlığını İspatlayamaması – Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer )
• ALACAK VE HERHANGİ BİR TAAHHÜDÜN İSPAT EDİLEMEMESİ ( İlamsız İcra Takibi/Yetki İtirazının Kaldırılması İstemi – Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı )
• YETKİ İTİRAZININ KALDIRILMASI İSTEMİ ( İlamsız Takip – Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını İspatlayamaması/Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı )
• FATURA KAPSAMINDAKİ ALACAĞIN İSPATLANAMAMASI ( İlamsız Takip – Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı/Yetki İtirazının Kaldırılması İstemi )
818/m.1
1086/m.9, 10, 12
2004/m.50, 68
ÖZET : İstek, yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir. İstekli/alacaklı kendisine ait Gelibolu’da bulunan otelde davalı şirket elemanlarının konakladıklarını konaklama bedelinin bir bölümünün ödenmesine karşın büyük bir bölümünün ödenmemesi nedeniyle 10/3/2003 tarihinde faturaya bağladıkları alacağın 1.392.000.000 TL. olduğunu, faturayı borçluya posta yoluyla gönderdiklerini ancak, ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlunun itiraz etmesi nedeniyle, İcra Müdürlüğünce yetki itirazının kabulü ile dosyanın Ankara İcra Müdürlüğü’ne; gönderilmesine karar verildiğini, bu kararın ve borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını istemiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi yetki ve yetkiye itirazları düzenlemekte; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki yetki hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı hükmünü içermektedir. İlamsız icra takibine hangi yerdeki icra dairesi tarafından bakılacağı, diğer söylemiyle ilamsız icrada yetki, hususunda da aynı hüküm geçerlidir. Şu durumda, ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi HUMK’nun 9. maddesi gereği borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesidir.

Ayrıca, alacaklı tarafın, borçlunun itirazına uğrayan fatura kapsamındaki alacağa konu konaklama bedelinin davalı/borçlu gösterilen şirket işçilerine ait olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı gibi; bir an için bu işçiler davalı/borçlu şirketin işçileri kabul edilse bile konaklama ücretinin bu şirket tarafından ödeneceği konusunda herhangi bir taahhüdün varlığı, davacı tarafından ispatlanamamıştır.

Görüldüğü üzere; borçlu şirket taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğunu baştan beri reddetmiş, alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında konaklama hizmetinden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın konaklama ücretinden kaynaklandığını kabule olanak yoktur.

Bu açık durum karşısında, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73/1 ve HMUK 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gelibolu İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nce davanın reddine dair verilen 30.06.2003 gün ve 2003/51-98 sayılı kararın incelenmesi davacı/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 01.12.2003 gün ve 20312-23302 sayılı ilamı ile; ( …Takip dayanağı Gelibolu’da Dilmaç Otel’deki konaklama ücretine ilişkindir. Takip, ihtiyati hacizle başlamış ise de, daha sonra ihtiyati haciz kararı 30.6.2003 tarih 2003/131 – 300 sayılı Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla kaldırıldığından somut olayda H.U.M.K.’nun 12. maddesinin uygulama yeri yoktur. Borçlu, Gelibolu İcra Daireleri’nin yetkisine itiraz etmiş, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasıyla yetinilmesi gerekirken, dosyanın “talep halinde yetkili Ankara İcra Dairesi’ne gönderilmesine” resen karar verilmesi İ.İ.K.’nun 68. maddesine aykırı ise de alacaklı tarafça bu husus “itirazın kaldırılması” istemi ile merciiye yapılan başvuruda şikayete konu edilmiş, anılan memur kararı Mercii denetiminden geçmiş olmakla bu husustaki eksiklik sonuca etkili görülmemiştir.

Ne varki, İ.İ.K.’nun 50.maddesi göndermesi ile somut olayda uygulanması gereken H.U.M.K.’nun 10. maddesi ve ayrıca B.K.’nun 73/1. maddesi hükmüne göre ( İ.İ.K. 50.maddesi nedeniyle alacaklı ve borçlunun orada bulunma koşulu aranmaksızın ) borç, bir miktar paradan ibaret olmakla, ödeme alacaklının mukim bulunduğu yerde yapılacağından Gelibolu İcra Daireleri yetkilidir. Merciice aksine düşüncelerle alacaklı isteminin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İstek, yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir.

İstekli/alacaklı kendisine ait Gelibolu’da bulunan otelde davalı şirket elemanlarının konakladıklarını konaklama bedelinin bir bölümünün ödenmesine karşın büyük bir bölümünün ödenmemesi nedeniyle 10/3/2003 tarihinde faturaya bağladıkları alacağın 1.392.000.000 TL. olduğunu, faturayı borçluya posta yoluyla gönderdiklerini ancak, ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlunun itiraz etmesi nedeniyle, İcra Müdürlüğünce yetki itirazının kabulü ile dosyanın Ankara İcra Müdürlüğü’ne; gönderilmesine karar verildiğini, bu kararın ve borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını istemiştir.

Karşı taraf/borçlu şirket vekili cevabında; müvekkili şirketin merkezinin Ankara olduğunu, takip talebinde de şirketin adresinin Ankara olarak gösterildiğini, icra takibinin genel kural gereğince Ankara İcra Müdürlüğünde yapılması gerektiğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını, özel yetki kuralının uygulanabilmesi için sözleşme bulunması gerektiğini, davacının takibi sözleşmeden kaynaklanan para borcu için yattığından bahisle Gelibolu İcra Daireleri’nin yetkili olduğu iddiasının yerinde olmadığını, davacının Tedaş Müessese Müdürlüğü’nden aldığı derkenar yazıya dayanarak kendilerine alacak yönelttiğini, ibraz ettikleri belgeler gereği işi taşeron firma eliyle yaptırıp, Gelibolu’da işçi de bulundurmadıklarını, taşeron firma işçilerinin söz konusu otelde kaldıklarına dair de delil bulunmadığını, borç varsa da kendilerine ait olmadığını, ifadeyle davanın reddini savunmuştur.

İcra tetkik Mercii Hakimliği; “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalı borçlu şirketin merkezinin Ankara olduğu, icra takibinin konusunu teşkil eden ihtiyati haciz kararına karşı süresinde borçlu şirketin yetki itirazında bulunduğu, Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/131 esas, 2003/300 karar sayılı ilamı ile yetki itirazı kabul edilerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, bu bağlamda süresinde ihtiyati haciz kararına yetki itirazında bulunan tarafın aynı zamanda takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etme hakkının bulunduğu, davalı borçlu şirketin bu hakkını kullanarak hem ihtiyati haciz kararında yetki itirazında hem de takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunmuş olması nedeniyle İcra Müdürlüğü’nün 02.04.2003 tarihli yetki itirazının kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu,” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Davacı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; “İ.İ.K.’nun 50. maddesi göndermesi ile somut olayda uygulanması gereken H.U.M.K.’nun 10. maddesi ve ayrıca B.K.’nun 73/1. maddesi hükmüne göre ( İ.İ.K. 50. maddesi nedeniyle alacaklı ve borçlunun orada bulunma koşulu aranmaksızın ) borç, bir miktar paradan ibaret olmakla, ödeme alacaklının mukim bulunduğu yerde yapılacağından Gelibolu İcra Daireleri yetkilidir. Merciice aksine düşüncelerle alacaklı isteminin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.” Gerekçesiyle bozulmuş; merci tarafından önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı/alacaklı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ilamsız takibe konu alacağın niteliği ve buna göre ilamsız takipte icra dairesinin yetkisi noktasındadır.

Öncelikle ifade etmekte yarar vardır ki, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi yetki ve yetkiye itirazları düzenlemekte; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki yetki hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı hükmünü içermektedir.

İlamsız icra takibine hangi yerdeki icra dairesi tarafından bakılacağı, diğer söylemiyle ilamsız icrada yetki ,hususunda da aynı hüküm geçerlidir. Şu durumda, ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi HUMK.’nun 9. maddesi gereği borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesidir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 10 ila 21. maddelerindeki hallerde ise icra daireleri özel yetkili olup, sözleşmeden doğan para borçları hakkındaki yetki de bunlar arasında yer almaktadır.

Diğer taraftan, ihtiyati hacizden sonraki icra takipleri, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesinde de yapılabilir.

İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyeceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir.

Böylece yetki kurallarını ana hatlarını ortaya koyduktan sonra, somut olay anılan kurallar çerçevesinde irdelenmeli, icra dairesinin yetkisinin belirlenebilmesi için öncelikle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı, açıklığa kavuşturulmalıdır.

Somut olayda; Davacı/alacaklı Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müracaatla borçlu anonim şirketin ödemediği konaklama bedelinin teminatı olmak üzere adı geçen şirketin Tedaş’tan olan istihkak alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını istemiş; mahkemece 14/3/2003 tarihli 2003/10-10 D. İş sayılı kararla borçlunun borca kafi miktarda menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmiştir.

Davacı/alacaklı tarafından , bu ihtiyati haciz kararına, konaklama tarihleri-ödeme tarihleri başlıklı el yazılı belgeye, Dilmaç Otel tarafından 10/3/2003 tarihinde düzenlenen açık fatura kapsamına dayanılarak 17/3/2003 tarihinde borçlu aleyhine ilamsız takibe girişilmiş ve toplam 1.728.520.000 TL.’nin ( 1.642.560.000 TL. otelde konaklama ücreti + 25.760.000 TL. ihtiyati haciz mahkeme masrafı + 60.000.000 ihtiyati haciz vekalet ücreti ) takip tarihinden itibaren % 60 reeskont faizi, icra masrafları, vekalet ücreti ile birlikte tahsili istenmiştir.

Ödeme emri borçlu şirket çalışanı imzasına 24/3/2003 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekili 26/3/2003 havale tarihli dilekçesi ile borcun aslına faizine ve tüm ferilerine itiraz ettiği gibi, şirketin ikametgahının Ankara’da bulunup, yetkili icra dairesinin Ankara İcra Dairesi olduğunu, bu sebeple öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca dayanak faturayı kabul etmediklerini, faturaya itiraz edildiğini bu nedenle alacaklı tarafından düzenlenmiş tek taraflı bir belge niteliğinde olduğunu ifade ile itiraz etmiştir.

Bu arada yine borçlu, alacaklının icra takibinin dayanağı olan ihtiyati haczin kaldırılması için dava açmış ve Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30/6/2003 gün ve 2003/131 Esas-2003/300 sayılı kararıyla da “ihtiyati haciz kararının 10/3/2003 tarihli faturaya dayanılarak verildiği, gerek fatura gerekse dava dilekçesinde borçlu olduğu iddia edilen şirketin adresinin Ankara olarak yazıldığı, borcun kaynağını teşkil eden konaklamaya ilişkin dosyaya her hangi bir sözleşme sunulmadığı, ihtiyati haciz kararına konu faturaya borçlu şirketin itiraz ettiği, bu bağlamda İcra İflas Kanunu’nun ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükümlerine göre ihtiyati haciz kararının genel kural çerçevesinde borçlu tarafın ikametgah mahkemesinde alınması gerektiği ve davacı borçlunun süresinde bu karara yetki yönünden itiraz etmiş olması nedeniyle ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin yetkisiz olduğu” gerekçesiyle davacı borçlu şirketin yetki itirazının kabulüne, mahkemece verilmiş olan 14/3/2003 tarih, 2003/10-10 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Böylece takip dayanağı ihtiyati haciz kararı kaldırıldığından buna ilişkin yetki kuralına dayanılma olanağı kalmamıştır.

Borca dayanak alınan diğer bir belgeye fatura kapsamına gelince; İstekli/alacaklının alacağına dayanak olarak gösterdiği 10/3/2003 tarihli toplam 1.642.560.000 TL bedelli fatura davacı tarafından 10/3/2003 tarihinde posta yoluyla davalı borçluya gönderilmiş, borçlu fatura kapsamına Ankara 41.Noterliğinde düzenlenen 24/3/2003 gün, 11520 yevmiye nolu alacaklıya muhatap ihtarname ile “19/3/2003 tarihinde kendilerine tebliğ edilen söz konusu faturayı müvekkili firmanın alacaklı ile arasında herhangi bir sözleşme, yazılı teyid olmaması ve müvekkili firmada çalışan herhangi bir personelin söz konusu otelde konaklamaması sebebiyle kabul etmediklerini ve süresi içinde ihtarname ekinde faturayı iade ettiklerini, firma hakkında alınan haksız ve dayanaksız ihtiyati haciz kararı nedeniyle uğranılan tüm zararların kendilerine rücu edileceğini ve maddi, itibar kaybından doğan manevi tazminat davası açılacağını” ifadeyle itiraz ve faturayı da iade etmiştir. Anılan bu fatura kapsamı tek başına bir hukuki ilişkinin varlığını ortaya koyacak nitelikte değildir.

Ayrıca, alacaklı tarafın, borçlunun itirazına uğrayan fatura kapsamındaki alacağa konu konaklama bedelinin davalı/borçlu gösterilen şirket işçilerine ait olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı gibi; bir an için bu işçiler davalı/borçlu şirketin işçileri kabul edilse bile konaklama ücretinin bu şirket tarafından ödeneceği konusunda herhangi bir taahhüdün varlığı, davacı tarafından ispatlanamamıştır.

Görüldüğü üzere; borçlu şirket taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğunu baştan beri reddetmiş, alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında konaklama hizmetinden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın konaklama ücretinden kaynaklandığını kabule olanak yoktur.

Bu açık durum karşısında, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73/1 ve HMUK 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır.

Sonuç olarak; yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlu şirketin resmi ikamet adresi olan Ankara İcra Dairesi’dir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Merciin alacaklının talebini redde ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup , kararın onanması gerekir.

SONUÇ : Davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 5.5.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir